Bu Blogda Ara

29 Ekim 2009 Perşembe

29 EKİM


Bugün cumhuriyetin 86.yılı gazetelerde,televizyonlarda,internet sosyal paylaşım sitelerinde ,radyolarda herkesin kendi tarzına göre kurucusuna yani Mustafa Kemale teşekkür ve cumhuriyetin erdeminden söz eden yazılara,programlara bol bol rastlayacağız.

Bu 86 yıldır böyle devam ederken onuda her geçen gün bir ağaç kurdu gibi kemirenlerinde övgüler düzdüklerine şahit olacağız.

Ben birey olarak tüm bu samimiyetsizlikten çok sıkıldım. 

Ergenokon gibi bir kutsalımızı örgüt adı yapıp bu 86 yılda bin bir güçlükle yetişmiş aydınlarımızı aylardır tutuklu olarak hapishane köşelerinde acımasızca çürüten ama okuma yazma bildikleri bile su götürür,devletine başkaldırmış kişileri yeter artık dökülen kan söylemi arkasına saklanarak ülkeye getirip 24 saatte salıveren samimiyetsizlikten çok sıkıldım.

Baba çocuğunu almış deniz kenarına gelmiş ama denizde bir dalga bir dalga hiç kimse denize giremiyormuş ama dalgalar birbiri arkasına yüzlerce deniz yıldızını kumsala atıveriyormuş.Çocuk başlamış bir bir deniz yıldızlarını denize geri atmaya,baba seslenmiş,yavrum boşuna terleme sahil binlerce deniz yıldızıyla dolu,bu işin anlamı yok.
Çocuk eğilmiş bir deniz yıldızı daha almış atarken babasına cevap vermiş baba senin için bir anlamı yok ama onun için var "o yaşayacak"

Gelin bugün hepimiz bir çocuk olalım ve deniz yıldızlarını denize atalım.

Sevgiyle

24 Ekim 2009 Cumartesi

KISSADAN HİSSELER - 2


Kartal bir ağacın tepesine tünemiş hiçbir şey yapmadan oturuyor ve uzakları seyrediyormuş,küçük bir tavşan kartalı görmüş ve seslenmiş, bende senin gibi hiçbir şey yapmadan oturabilir miyim
kartal cevaplamış "tabii neden olmasın" bunun üzerine tavşanda ağacın dibine oturup uzakları seyre dalmış,bir süre sonra bir tilki aniden peydah olmuş ve bir lokmada tavşanı yiyivermiş.

KISSADAN HİSSE ; 
Eğer hiçbir şey yapmadan boş boş oturacaksan, çok çok yükseklerde oturacaksın.

Sevgiyle

17 Ekim 2009 Cumartesi

KISSADAN HİSSELER-1


Adam banyonun yolunu tuttuğunda karısı henüz banyosunu bitirmiş duş teknesinden çıkmak üzereymiş tam o sırada kapı çalmış,adam eşinden kapıya bakmasını rica etmiş,kadıncağız hemen üzerine bir havlu sarmış ve kapıya yönelmiş ve kapıyı açmış karşısında yan komşuları Veli bey kadıncağız daha ağzını açmadan şu 1000 $ ı alıp benim için üzerindeki havluyu yere bırakırmısın demiş,kadın hiç tereddütsüz havluyu yere bırakmış ve 1000$ ı almış,Veli bey bir süre kadını izledikten sonra sonra görüşürüz Fatoş hanım deyip arkasını dönüp gitmiş. 
Fatoş hanım havluyu bırakmak üzere banyoya döndüğünde, eşi sormuş kimdi o hayatım ?  yan komşumuz Veli bey. Bana 1000 $ borcu vardı onu mu getirmiş .
Fatoş hanım öylece kala kalmış.

KISSADAN HİSSE 

Risk ve Kazanç sağlaması mümkün olan bilgiyi zamanında şirket yönetim kurulu ile paylaşmansan kendinizi altından kalkamayacağın bir posizyon da buluverirsin.

Sevgiyle

GÜZELLİK VE ÇİRKİNLİK


Birgün Güzellik ve Çirkinlik birlikte denize girmeye karar vermişler,yüzmüşler yüzmüşler bir süre sonra çirkinlik yorulduğunu söyleyip sahile geri dönmüş ve güzelliğin elbiselerini giyip yoluna koyulmuş,güzellik biraz daha denizin keyfini çıkarıp kıyıya dönmüş birde ne görsün elbiselerinin yerinde yeller esiyor,çıplak kalmaktan utandığı için mecburen çirkinliğin elbiselerini giymiş ve yola koyulmuş.
O günden beri insanoğlu güzellik ve çirkinliği karıştırır olmuş.
HALİL CİBRAN
Bazı insanlar varmış güzelliğe baktığında çirkinliği,çirkinliğe baktığında güzelliği görürmüş.
TUFAN DARBAZ

Sevgiyle

10 Ekim 2009 Cumartesi

ZENGİNLİK VE FAKİRLİK


Bir gün çok varlıklı bir ailenin babası oğlunu alıp doğduğu köye götürmüş maksadı yaşatarak oğluna zenginlik ve fakirlik arasındaki farkı göstermek ve kendisinin nereden nereye geldiğini bunun içinde çok çalışmanın gerektiğini anlatmakmış.
İki gece köyde konaklamışlar dönüş yolunda baba dönmüş oğluna, bak demiş yemeklerimizi yer sofrasında üstelik tahta kaşıkla yedik oysa bizim evde öyle mi soframız ne kadar farklı her yemeği ayrı tabaklarda gümüş çatal bıçakla yiyoruz üstelik hizmetçimiz hepsini servis ediyor, oğlan cevap vermemiş baba devamla yatacak ne oda vardı nede yumuşak bir yatak üstelik sobanın ateşi geçince oda buz gibi oluyordu ve bizde yere serilen döşekte yattık oysa evimizde öyle mi senin kendi odan , yumuşacık bir yatağın var hiçte soğuk olmaz zira ısıtma sistemimiz otomatik ısı düşünce devreye giriyor,oğlan yine cevap vermemiş baba devamla her şeylerini bir eşekle görüyorlar alış verişlerini bir yerden başka bir yere gidişte oysa bizde öylemi sana bile şoförle tahsis ettiğimiz bir otomobilimiz var.
Oğlan bu sefer babasına dönmüş dediklerinin hepsi doğru baba ancak iki şey gözünden kaçmış sabahları kapınının önüne çıkıp şöyle bir gökyüzüne bakıp o engin maviliğe bakarken yasemin kokularını hissettin mi yada geceleri o gökyüzünde ne kadar çok yıldız olduğunu.!!!  

Sevgiyle

AÇILAMAYAN AÇILIM


Ne ekzotorik bir vakayla karşı karşıya gelmişiz  sanki kadim tarihin sırlarını çözüyoruz , bakınız şimdi işin içine birde mektup girdi alın size bir sır daha acaba ne var o mektubun içinde ki CHP merkez yönetim kurulu cevap oluşturacak. 
Bu iş Biri Bizi Gözetliyoru geçti  Biri Bizle Dalga Geçiyora döndü.
Açacakmısınız kapatacakmısınız ,her ne yapacaksanız yarından tezi yapında , doğru yada yanlış hakkında yakalama emri çıkmış birinin gelin ben partinin olağan kongresinde olacağım diye açık adres gösterdiği sizinde kolluk kuvveti yerine Genel Başkan Yardımcınızı dinleyici olarak gönderdiğiniz GARABET DURUMDAN KURTULALIM .
Yoksa cümle alem bize ağzını bırakmış başka bir yeriyle gülüyor.

Sevgiyle

AYAKKABI FIRLATAN GENÇ ARKADAŞ


Doğum tarihini bilmiyorum ama erken 20 ler de olmalısın yani 80 li yılların 2.yarısından,fırlattığın ayakkabı nike markaymış gerçek ise halin vaktin yerinde olmalı yok eğer çakma ise fırlattığın ayakkabının arkasında yatan sistemle de barışık olmalısın. 
Benim gençliğimde piyasada sadece 2 türk markası vardı biri Raf diğeri Venüs, Venüs hali vakti olanların tercihi marka Raf ise biz memur çocuklarının markası değil birini maksadı ne olursa olsun fırlatmak başucumuzda saklardık aman bir şey olmasında mümkün olduğu kadar uzun süre giyebilelim diye.
Emperyalizmin oyuncularından olduğuna inandığın bir kurumun başkanını kopya bir yöntemle protesto ettin,akşamda hemen hemen her kanalda boy gösterdin ya onlar çağırdılar ya sen kendin organize ettin ne büyük bir fırsat değil mi her işin magazin tarafını rating almanın bir fonksiyonu olduğunu sanan medyamızla güzel bir ikili olmuştunuz. Merakla izledim seni bir şeyi protesto ettiğine göre hem o şey hakkında hemde anti tezi hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmalı üstelikte sana ayrılmış kısa bunları anlatabilmeliydin.
Düşüncelerin ne olura olsun gördüklerim ve duyduklarım beni üzdü zira ;
  1- Konular hakkında hiç bir derinliğe sahip olmadığını hissettim
  2- Bildiğin yüzeysel bilgiyide onları kısa zamanda ve sade vatandaşın anlayabileceği dille anlatma becerinin olmadığını gördüm
  3- Büyük bir gururla Yoldaşlarının seni yalnız bırakmadığını söyledin ama çok eski ve kopya olan Yoldaş sözcüğünü de içinde bulunduğun sosyal grubun bir simgesi olarak kullandın.

Genç Arkadaşım günümüzde ölçüyü kaçırmadan herkes her şeyi protesto edebilir ve tepki koyabilir hazır IMF Başkanını yakalamışsın sorsana iki tane soru ama nerede o bilgi birikimi sende o bilgi birikimin yoksa eleştirdiğini sandığın düzenin sosyal izdüşümlerini nasıl analiz edipte çözüm önereceksin,ancak magazin boyutu ağır basan bir eylem ve beylik sözlerin arkasına sığınıp edilen birkaç kelam dışında.

Takip eden günlerdeki eylem biçimleri o ağzınıza sakız ettiğiniz mazlum halkların ve emekçilerin sadece ve sadece biraz daha mazlum biraza daha fakirleşmesinden başka hiçbir sonuç doğurmadı oysa siz onların hakları için yollara düşmüştünüz. Ne garip bir çelişki sence de öyle değilmi şöyle ormana bir bak ormanının içinde bir ağaç olup da yanındaki ağaca bakmak yerine.

Genç Arkadaşım Dünya 2008 yılında ABD de başlayıp bir ahtapot gibi bütün dünyayı saran tarihte eşi benzeri görülmemiş bir krizle karşı karşıya kaldı halen bu krizi atlatmış değil ve şu an yakalanan umut ışığının parlayan bir ampulemi yoksa sönen bir kandilemi döneceği konusunda da bir kesinlik yok. 

Genç Arkadaşım o ayakkabı fırlattığın IMF var ya aynen böylesi bir kriz sonrası ( 1929 iktisadi buhranı ) doğmuş ve 27 Aralık 1945 de 45 ülkenin katılımı ile BRETTON WOODS kasabasında para birimleri arasındaki aşırı oynaklığı dengelemek amacıyla kurulmuş ve referans değerin Altın olması kararlaştırılmıştır.
Türkiye IMF e 1947 de katılmıştır.Bugün 186 üyesi olan IMF muhtelif uzmanlardan oluşan BİR DOKTOR HEYETİ GİBİ çalışır ve hastalığa yakalanmış her üyesine hem tedavi için hemde bir daha hastalanmaması için reçete yazar. 
Türkiye 1961 den bu yana IMF in kapısını tam 19 kere çalmıştır.Düz mantık diyor ki  bu kadar sık hastalanırmı ya doktor ve onun tedavi şekli yanlış yada hasta söz dinlemiyor ampirik çalışmalar ikincisini gösteriyor hasta o sebep bu sebep bir süre sonra tedaviden uzaklaşıyor ve çok geçmeden yeniden hastalanıyor ama her seferinde verilen ilaçların dozu biraz daha yükseliyor ve biraz daha acıtıyor. 

Genç Arkadaşım sen hastayı bırakmışsın Doktorla uğraşıyorsun !!
 biraz daha genel kültürünün artmasına katkıda bulunayım 1970 lerde yaşanan petrol krizinden çıkışta Altını Referans alan bir sistemin yetersiz olduğu sonucuna varıldı ve tarihe 2.Bretton Woods Kararları olarak geçen bu kez Amerikan Doları referans değer olarak Altının yerini aldı ve bugünlere geldik insanlar ayakkabı atmak yerine yeni bir referans değerimi bulalım yoksa $ lamı devam edelim mi tartışıyorlar e Başbakanının ONE MİNUTE dediği bir toplumun gencide AYAKKABI ATAR !!! 

NEME LAZIM BİZE BİLGİ- ANALİZ- SENTEZ !!! HEP BERABER ELLER HAVAYA !!! BİZE OYNAMAK YARAŞIR.

Sevgiyle