Bu Blogda Ara

22 Kasım 2009 Pazar

TÜRKİYE İÇİN BİR VİZYON ÖNERİSİ


Bilmiyorum Mili Güvenlik Kurulu Türkiyenin vizyonu ve bu vizyona ulaşmak için stratejiler ne olmalı diye tartışıyor mu?.Ama bildiğim bir şey var ne sivil toplum örgütlerimiz,ne siyasal partilerimiz,nede kanaat önderlerimiz bu konuyu tartışıp toplumun gündemine getirmiyorlar.

Ben kendi çapımda bu konuyu biraz irdelemek istiyorum.Görünen vizyon “Muassır Medeniyetler Seviyesine Çıkmak”buna giden yolda Batı ile kol kola girmekten geçiyor,Avrupa Birliği,Nato bu stratejinin bazı örnekleri.

Şu soruyu kendimize sorsak vizyonun konduğu,stratejilerin belirlendiği Türkiye ve Dünya bugün aynı Türkiye ve Dünya mı herhalde vereceğimiz cevap hayırdır,o halde bunları gözden geçirmenin zamanı gelmedi mi,bence geldi geçiyor. 

AK Partinin başarısını biraz burada aramak doğru olur açıkça ifade etmeseler de uygulamalarının satır aralarını okuduğunuzda Türkiyenin önüne yeni bir vizyon koyduklarını görebiliyorsunuz.Nedir o vizyon bazı kesimler sessizce “Neo Osmanlı” diye dile getiriyorlar.
One minute,komşulara sıfır sorun ,Suriye ile neredeyse birleşmeyi anımsatan yakınlaşma,Kuzey Iraktaki fiili hale gelmiş Kürt Devletini kabulleniş,Hamasla yakın ilişkiler,Arapların sahip çıkmadığı Gazze olaylarına yaklaşım,dünyanın gözü önünde Darfurda yapılan katliamı müslümanlar katliam yapmaz,zaten gözümle görmediğim şeye inanmam deyip El Beşire sahip çıkma anlayışı bence bu vizyonun satır araları.

Bana göre hiç olmamasından iyidir ama hem yanlıştır hemde Türkiyeye birkaç numara küçük gelir.

Yanlıştır Ak Parti dünyadaki değişimi doğru okuyamamış ve kendisini var eden geleneksel kültüründen kurtulamamıştır.
Bir kaç numara küçük gelir zira Türkiye G-20 nin bir üyesidir.G-20 2008 krizinden sonra ABD yerine dünya ekonomisinin patronajını üstlenmiştir,IMF,Dünya Bankası gibi kurumlar G-20 nin bir alt kurumu haline dönüşmektedir. 

Yanlıştır zira dünyadaki etkin aktörler     değişmiştir.Çin,Rusya,Hindistan,İran  yeni aktörlerdir.
Avrupa geçmişin mirasını tüketme noktasındadır,tarihleri boyunca din dahil hiçbir konuda yeknesak anlayışa sahip olmayan bir kültüre sahiptirler,Demokrasi,İnsan Hakları,bireysel özgürlükler onların ortaya koyduğu normlar değil,Avrupanın lümpen  takımı olarak adlandırılan ABD nin ortaya koyduğu normlardır.

Yapılan ekonomik tahminler Asya Bölgesinin Dünya gayri safi hasılasından en büyük payı alacağını göstermektedir.

ABD Hunter’a göre kimliğini aramaktadır bugün bilinenin tam aksine en çok konuşulan dil ingilizce değil hispanic dillerdir yani İspanyolca,Portekizce dir.

Türkiyeye birkaç numara küçük gelir zira en büyük 20 ekonomi arasında yer almaktadır,şu an için genç ve dinamik bir nüfusa sahiptir,Enerji ve şu anda çok fazla gündemde olmayan su kaynaklarının kontrol noktasında oturmaktadır.Güçlü sermaye grupları ortaya çıkmıştır.

Ben yukarıda çok fazla derine inmeden yaptığım değerlendirmeler sonucu Türkiyenin vizyonun "Minyatür Osmanlı olmak yerine" "Dünyanın kaderinde öncü rol oynayan bir ülke olmak" olarak görüyorum.
Bunun stratejisi Türkiye-Rusya-İran beraberliğidir,zaten sınırları cetvelle çizilmiş Irak,Suriye gibi ülkeler çokta uzun olmayan bir zaman dilimi içinde Türkiye ye bir şekilde katılacaklardır.
 Burada bana göre hamasi olan birkaç noktaya vurgu yapmak istiyorum,iki devlet tek millet,ılımlı islam,laiklik elden gidiyor,hepimiz türküz,İranda şeriat var ya bize de sıçrarsa,şehitlerin kanı yerde kalmayacak,ergenekon bu örnekleri çoğaltabilirim ama sadece şunu söyleyeyim tüm bunlar ve yüzlerce benzeri Türkiyenin önünde böyle bir vizyon olasılığını görenlerin oyunudur.

Bu vizyon hayata geçer mi ? EVEEET!!!

1-Meclis gerçekten milletin meclisi olursa,
2-Siyasal partilerimiz mutasyona uğrarsa,
3-Türkiyenin bu potansiyelini gören dünya devletlerinin tezgahlarından sıyrılınırsa,
4-Hukukun üstünlüğü lafta değil özde tesis edilirse,
5-Mülkiyet haklarına katıksız saygı duyulursa,
6-TLsının istikrarlı bir para birimi olması sağlanırsa,
7-Vergi sistemi baştan aşağı gözden geçirilip büyüme odaklı ve sosyal adaleti tesis edilecek şekilde düzenlenirse,
8-Özel sektörün önündeki bütün engeller hem merkezi hemde yerel yönetimlerde kaldırılırsa,
9-Devlet kural koyan,gözeten ve denetleyen konuma geçerse,
10-Her konuda Türkiyeye ve yeni vizyonuna uygun özgün modeller ortaya konursa,
11-İş dünyası yeşil sermaye,liberal sermaye gibi ayrımları bir kenara bırakıp kenetlenirse,
12-Eğitim sistemi baştan ele alınarak hem 13 yıla çıkarılır,YÖK ortadan kaldırılıp üniversitelere her konuda özgürlük verilirse,
13-Devlet bürokratik devlet olmadan çıkarılırsa,
14-Anayasa,Siyasal partiler yasası değişirse,

Makro ve mikroyu iç içe bilinçli olarak soktuğum bu listeyi uzatmayacağım aksi taktirde bir parti manifestosu haline dönüşecek benim amacım yeni bir düşünce boyutunu ortaya koymak.
Eminimki Mustafa Kemal Türkiyenin önüne bugün böyle bir vizyon koyardı.

Sevgiyle

15 Kasım 2009 Pazar

BİRAZDA GÜNCEL KONULAR


1- Açılamayan Açılım

Nihayet Milletin Meclisinde görüşüldü,bir şey anladınızmı şahsen ben bir şey anlamadım bir iki nokta hariç taş atan çocuklar terör suçu kapsamında yargılanmayacaklarmış,yerleşim yerlerinin adı orada yaşayanlar arzu ediyorsa eski adıyla değiştirilecekmiş.
Ha birde Sn.Başbakanımızın akan kan duracak söylemi.
Biri Sn.Başbakanımıza bir özdeyişimizi ve neden söylendiğini hatırlatmalı” Akacak kan damarda durmazmış”

2- Ülkemizin Adı

Ülkemizin adı değişmiş farkında değilmişiz ama bir sabah ansızın öğreniverdik. Artık bizi dünyada “ DİNLENİSTAN “ olarak adlandırıyorlarmış,ne güzel değilmi en nihayetinde adımızın sonuna bir tan eki almayıbaşardık.TıpkıErmenistan,Tacikistan,Türkmenistan gibi!!

3- Çiçek Albay

Bir albayımız var bir alınıyor bir bırakılıyor alanla bırakan farklı bir hukuk düzeninin demi çalışıyorlar?!!!

4- GDYO
Her akşam Ankormanlerimiz sağlarına ve sollarına konunun uzmanı diye 2 kişiyi alıyorlar ve sohbete başlıyorlar ama başlangıç sorusu şu değil.”GDYO konusunda bir yönetmelik yayımlandı,okuma fırsatınız oldu mu,dünyadaki uygulamalarla karşılaştırıp bizi biraz aydınlatırmısınız” Bu konuda yazan köşe yazarlarımızın da yönetmeliği okuma gibi bir dertleri yok vur abalıya.Hele Sn.Yiğit Bulutun bir sansürsüz programı var ki ,program bitince kafamız netken bulanık hale geliyor.

5-İnsan Kalitemiz

Dün bir gazetede gözüme çarptı,Amerikalı muhterem bir zat, Türkiyenin insan kalitesinde hiçbir sorunu yok doktorları,mühendisleri,sanatçıları,yöneticileri hepsi dünya çapında hatta Nobel ödülü alan sanatçınız dahi var. Ama bu kaliteyi Milletin Meclisinde göremiyoruz o muhterem zat şunu bilmiyorki o meclis milletin değil Siyasal Parti Başkanlarımızın meclisi.!!

6- TÜSİAD

Tüsiad yeni başkanını arıyormuş,bana göre önce varlık sebebini aramalı sonra başkanını,yoksa yakında "Kanarya sevenler derneğine" dönüşecek

7- YÖK

Yök uygulamalarını takip eden köşe yazarımız,kanaat önderlerimiz varmı acaba.Geçenlerde Hukuk eğitim müfredatından Roma Hukukunu çıkartmışlar yani bugün batı dünyasının kendisini inşa ettiği ilk taşı. Bu konuda hiç bir yazı okudunuz mu ben okumadım.!!!

8- Domuz gribi

Tam aşı tartışmasının orta yerinde Çinden gelen haber  aşılı 2 kişide öldü  bakalım şimdi ne olacak.!

Sevgiyle












HALİL CİBRANDAN SEÇMELER 2

Kırmızı Toprak 

Ağaç adama dedi ki "Köklerim kırmızı toprağın derinliklerindedir,sana meyve sunacağım"ve adam ağaca dediki"Ne denli benziyoruz birbirimize benimde köklerim kırmızı toprağın derinliklerindedir ve kırmızı toprak sana  meyve sunma gücü verirken bana da senin sunduklarını şükranla karşılamayı öğretiyor"

Deli 

Birgün tımarhaneye bir arkadaşımı ziyarete gitmiştim,bahçede bankta oturmuş adeta bir huşu içinde masmavi gökyüzünü seyre dalmış genç bir delikanlı dikkatimi çekti usulca yanına iliştim ve sordum"Neden buradasın?" Delikanlı ne kadar da yersiz bir soru ama yinede cevaplayacağım dedi ve "Babam beni kendi kopyası yapmak istiyordu keza amcamda,annem bende görkemli babasını görmek istiyor ablam ise benim için en iyi örneğin uzak denizlerin yolcusu olan kocasının olduğunu söylüyordu,ağabeyim ise kendisi gibi sporcu olmam gerektiğine inanıyordu tıpkı kendisi gibi,ve öğretmenlerim felsefe doktoru,hukukçu,müzisyen yani benim aynadaki kendi yansımalarının olmam gerektiği konusunda kararlıydılar"
 Buraya bu nedenle geldim  huzuru buldum ve hiç olmazsa kendimi bulabiliyorum,ve ekledi peki sen neden buradasın?"Bir dostumu ziyarete geldim" desene " Sende duvarın ötesinde yaşayan delilerden birisin."

Sevgiyle

7 Kasım 2009 Cumartesi

HALİL CİBRAN’dan SEÇMELER 1


1- EVLİLİK NEDİR
Yüreklerinizi birbirinize bağlayın ama biri ötekinin saklayıcısı olmasın.Çünkü ancak hayatın elidir yüreklerinizi saklayacak olan.Hep yan yana olun ama birbirinize fazla sokulmayın,çünkü tapınağı taşıyan sütunlarda birbirinden ayrıdır.

ÇÜNKÜ BİR SELVİ İLE BİR MEŞE BİRBİRİNİN GÖLGESİNDE YETİŞMEZ.

2- KUM
Bir adam diğerine dediki"uzun zaman önce,sular yükseldiğinde asamın ucuyla kumun üstüne bir satır yazmıştım;insanlar hala durup omu okurlar ve hiçbir şeyin onu silmemesine özen gösterirler"
ve öbür adam"Bende bir zamanlar kumun üzerine bir yazı yazmıştım,ama sular alçalmıştı engin denizin dalgaları onu sildi geçti."
Ama söyle bana sen ne yazmıştın? İlk adam cevapladı.Şunu yazdım "ben var olanım" ya sen ne yazmıştın?
 Diğer adam cevapladı"Ben bu ulu okyanusun bir damlasıyım sadece"

Sevgiyle

MUHYİDİN-İ ARABİDEN SEÇMELER


1- SEVGİ
   - Erkeğin kadına duyduğu sevgi bütünün parçaya duyduğu sevgi gibidir.Belki kadına duyulan sevgi,bir şeyin kendi nefsine olan sevgisi gibi kabul edilebilir.Ancak kadın yaratılışında kendi şeklini gösterir.Nasılki,İnsan-Kamil Hakkın Esma ve sıfatlarını göstermekle Hakkın bir görünüşü ise,kadında suret bakımından erkeğin aynasıdır.Bir şey bakanın karşısında cilalanmış ayna gibi parlak olursa bakan onu değil kendini görür.İşte kadına duyulan sevginin şiddeti ona kendini gösterir.
   - Kendi sevgi sıfatı bulunmayan insan bile bunu elde edebilir zira kendisinde olmasa da yaradılışında vardır.
2- AKIL
   - Akıl öyle bir bilgedir ki ilmini bilmez,akıl öyle bir cahildir ki bilgisizliği tükenmez.
   - Uyku ile uyanıklık arası Allahın gizlediğini anlamaktır.
3- SECDE
Her secde edenin kendi benliği olan aslını secde ile görmesidir.Ona şöyle derler "Senden kaybolanı iste bakalım,senin çıkmış olduğun asıl odur."
 Bu nedenle cisim kendi aslı olduğu toprağa secde eder.Ruh da kendisinin çıktığı ruh bütünlüğüne secde eder.Kendine bu mertebeyi kazandıran sırda Rabbine secde etmiş olur.
Ahiret gününde sorgu suale tabi olmayacak kişi kalben secde edendir.
Secdeden daha şerefli bir hal yoktur bu bilgiye varma halidir ilim sıfatından şerefli bir sıfat yoktur.Dünya ve Ahirette insana rahatlık ve mutluluk getirir.Eğer kalp secdeye varırsa artık başını o secdeden kaldırmaz sonsuza dek secdede kalır.

Bu Allaha secde ettiğini sananlara !!

Sevgiyle

KISSADAN HİSSElLER 3


Bir zamanlar fakir bir oduncu varmış,ormandan odun keser geçimini bu şekilde sağlarmış.Bir gün yine göl kenarındaki ormana gitmiş ve kuru yaşlı bir ağacı kesmek için baltasını ağacın dalına asmış biraz tırmanıp geniş dallardan işe koyulacakmış ama kolu baltaya çarpmış ve balta göle düşmüş ve oldukça derin olan gölün gri suları arasında gözden kaybolmuş.
Oduncu çaresizlik içinde ağacın dibine oturmuş bir yandan ağlıyor öte yandan bütün içtenliğiyle Tanrıya yakarıyormuş.Tanrı bu fakir oduncunun yakarışları karşında meleklerinden birini göndermiş.Melek oduncuya sormuş,nedir seni bu kadar üzen,oduncu ekmek teknem gölün dibinde yatıyor diye cevaplamış.Melek göle dalmış ve elinde gümüş saplı bir odunla çıkmış,bumu baltan diye sormuş,oduncu hayır demiş bunun üzerine melek tekrar göle dalmış elinde altın saplı bir odunla çıkmış ve sormuş,bumu baltan,oduncu yine hayır demiş,melek tekrar göle dalmış bu kez eski bir baltayla çıkmış ve yine sormuş bumu baltan,oduncunun gözleri parlamış evet evet demiş.
Melek oduncunun baltasını uzatırken gümüş ve altın baltaları da vermiş ve bu sana Tanrının dürüstlüğüne ve içtenliğine karşı bir armağanı demiş ve gözden kaybolmuş. 
Oduncu sevinçle evin yolunu tutmuş hemen ertesinde de gümüş ve altın baltayı satıp yüklüce bir servetin sahibi olmuş,odun kesmeyi bırakmış ve yaşamına öyle devam etmiş.Bir süre sonra hazıra kar dayanmaz misali servet tükenmiş.Oduncu tekrar elinde baltası ormanın yolunu tutmuş gölün yanına varır varmazda hemen baltayı göle atmış ve ağacın dibine oturup tekrar ağlamaya ve yakarmaya başlamış,birazdan melek yine görünmüş ve bu sefer ne var oduncu diye sormuş.Oduncu yine ağlamaklı bir sesle ekmek teknem göle düştü demiş.Melek göle dalmış ve elinde som altından yapılmış bir baltayla çıkmış,bumu baltan demiş,oduncu hemen evet evet demiş o anda melek gözden kaybolmuş.

KISSADAN HİSSE :
  1- Sen sen ol dürüstlükten sapma
  2- Hazırı görünce çalışmayı bırakma

Sevgiyle

FRED


Mark Sanborn’un ABD de best seller olan bir yönetim kitabındaki yönetim anlayışını kısaca aktarmaya çalışacağım.Aslında hepsi bildiğiniz şeyler ama farklı bir biçimde ele alınıp anlatılmış.
Fred Mark Sanbornun yeni taşındığı mahallesindeki postacı,yazar kitabını bu karakter üzerine kurmuş ve onun hayat felsefesinden işini yaparken düşünce ve davranışları üzerinden yönetim dünyasına ışık tutmaya çalışıyor.

FRED İLKELERİ :
   1- Herkes fark yaratır 
Martin Luther King diyorki "Eğer bir adam çöpçüyse sokakları Michelangonun resim,Bethovenın beste,Sheksperin şiir yazdığı gibi süpürmeli,öyle iyi süpürmeli ki gökler ve yerler  burada işini çok iyi yapan bir çöpçü yaşardı"demek için durmalı.
   2- Başarı ilişkilerle olur 
Liderler çevrelerindekinin insan olduğunu fark ettiklerinde lider olurlar. 
    3- Sürekli değer yaratmalısınız 
Para yerine hayal gücünüzü kullanın hedef rakiplerinizden daha fazla para harcamak değil daha fazla düşünmektir.
  4- Kendinizi düzenli olarak yeniden keşfedin 
"Herkesin hayatında gün gelir özel bir an yaşanır o an kişinin var olma sebebidir işte o anda azameti yakalar o an onun en güzel anıdır" Winston Churchill.
 O anları yakalayıp yakalamadığınızı gece günün muhasebesini yaparken düşünün.
  Şimdi bu ilkelere biraz daha yakından bakalım.
   FARK YARATMAK :
    - Ne zaman fark yaratacağınızı belirleyin
    - Fark yaratmak istediğiniz insanları belirleyin
    - Fark siz olun
   BAŞARIYI GETİREN İLİŞKİ KURALLARI:
    - Sahici olun
    - İlgili olun
    - İyi bir dinleyici olun
    - Empati kurun
    - Dürüst olun
    - Yardımcı olun
    - Hızlı olun 
  SÜREKLİ DEĞER YARATIN :
Hayatları boyunca başarılı olamayan iki insan tipi vardır.Biri ona söylenen şeyi yapmayan öteki ona söylenen şeyden fazlasını yapmayan.
    - Doğruyu söyleyin
    - Kişisellik gücünüzü kullanın
    - Sanat ile çekim yaratın
    - Gereksinimleri önceden karşılayın
    - İyi şeyleri ekleyin
         - zevk
         - coşku
         - mizah
    - Kötü şeyleri azaltın
         - bekletmek
         - kusurlar
         - hatalar
         - öfke ve düş kırıklığı
         - yanlış bilgi
         - basitleştirin
         - geliştirin
         - karşınızdakini şaşırtın
         - karşınızdakini eğlendirin
  Yukarıda sıralananlar size sürekli değer yaratmanın anahtarı olacaktır.
  KENDİNİZİ SÜREKLİ BAŞTAN KEŞFEDİN :
    - Kendinizi sürekli geliştirin
    - Zorlayıcı nedenleri hayatınıza sokun
    - Hayat deneyimlerinizi yeri gelince ortaya çıkarın
    - Zeka katsayınızı değil uygulama katsayınızı artırın
    - En iyinin peşinde koşun
    - Kendinizle rekabet edin

Tüm bu ilkeleri samimiyetle yerine getirirseniz sizde bir FRED olabilirsiniz yani işini hakkıyla ve severek yapan birisi.
Şimdi gözlerinizi kapayın ve düşünün iş ve sosyal çevrenizde buna uyan kaç kişi var çok sayamadınız değilmi.Geri kalmışlığın ana sebebidir bu.
O halde hem kendimiz FRED olacağız hem de yeni FREDleri ortaya çıkaracağız bunun için F-Find,R-Reward,E-Educate,D-Demonstrate yani FRED,bulacağız,ödüllendireceğiz,eğiteceğiz ve örneklerle destekleyeceğiz.
" Yetenekten daha nadir bulunan çok daha incelik isteyen ve çok daha ender rastlanan bir şey vardır buda yeteneği bulma kabilitetidir"
Hepinize kolay gelsin!

Sevgiyle