Bu Blogda Ara

23 Ekim 2010 Cumartesi

TÜRBAN…..


BİTMEYEN SENFONİ….

Eminim ki benim gibi bir çok insan neden hala bitmiyor bu tartışma oysa gündemimizde çok önemli konular var diye düşünüyor ve hatta sıkılıyor.
Bitmez zira AKP dahil tüm siyaset,yargı,medya ondan besleniyor,kim ister besin kaynağı elinden alınsın..!
Çözüm mü arıyorsunuz işte size bir çözüm önerisi ;
  1-Türkün özüne dönün kadını yasalarda değil yaşamda erkek ile eşit hale getirin,Türkün özü diye başladım zira bütün Türk topluluklarında kadın erkek ile eşit muamele görmüştür,biraz tarihin derinliklerine inen bunu görür.Yaşamda eşit hale gelen kadın baskıyı kabul etmez ve kendi kararını özgür iradesiyle kendi verir.
  2- Bu özgür iradenin tecelli edebilmesi için iki gerek şart bir de yeter şart vardır.
Gerek Şartlar ;
      - Reşit olması yani 18 yaşını doldurmuş olması
      - Ekonomik yaşamda yerini alması
Yeter Şart ;
      - Eğitim
  3- Yeter şarttan başlayıp bu ülkede eğitilmemiş kadın bırakmayacağız ve bunu da sadece devlete bırakmayacağız,sivil toplum eğitim seferberliği başlatacaktır.
Eğitim Gönüllüleri “eğitim park”ların ülkenin en ücra köşesine götürecek,Meslek Parkları kurulacak ve meslek sahibi olmayan kadın kalmayacaktır,Sabancı Müzesini NewYork,Paris ten önce bu ülkenin her köşesine götürecektir.
  4- İmam Hatip liseleri alternatif eğitim aracı olmaktan çıkarılıp özüne döndürülecek ve İmamlar için Yüksek öğretim şartı getirilecektir.
  5- Kızlarını okula göndermeyen aileler için Devlet yükümlülüğünü yerine getirecek yani onları koruma altına alıp okumalarını sağlayacaktır.
  6- Yüksek Öğretim başı kapalı öğrencilere serbest hale getirilecektir.
  7- Kamusal Alan anlayışı terk edilecek üniforma zorunluluğu olmayan her türlü kamu hizmetinde başı kapalı kadınlar görev alabileceklerdir. 
   8- 18 yaşına gelen her kadın kapanma yada kapanmama kararını kendi verecektir.
  9- Diyanet İşleri Özerk bir kurum haline dönüştürülecektir.
10- Alevi vatandaşlarımız için Diyanet İşleri bünyesinde ayrı bir kurum oluşturulacak ve Cem Evlerine ibadethane statüsü verilecektir.

Tüsiad,Müsiad,İş Adamlarımızın kurdukları vakıflar,Sendikalar,Medya,Gençler….vb alın bu oyuncağı siyasetçilerin elinden…

Sevgiyle

20 Eylül 2010 Pazartesi

TARİHE GEÇEN BAZI GAFLAR….


1- Vlademir Putin,İsrail eski başbakanı Olmertin Moskovayı ziyareti sırasında “ Cumhurbaşkanınız Moşe Katsavinşin on kadına tecavüz etmesine imreniyoruz” 
2- Silvio Berlesconi 2005 yılı Avrupa Birliği Gıda Zirvesinin İtalya da yapılmasını sağlamanın sırrı olarak "Bir sonuç almak istiyorsanız eldeki tüm silahları kullanacaksınız "der ve ilave eder "Ben o dönem Avrupa Birliği Dönem Başkanı olan Finlandiyanın Cumhurbaşkanı güzel hanımefendi Tarja Halonon karşısında playboyluk yaptım"…
3- Anavatan Partisi eski Genel Başkanlarından Nesrin Nas bir İzmir seyahati sırasında tüp gazdaki ÖTV ve KDV oranlarının düşürülmesi için eylem yapan ve bu eylem çerçevesinde Atatürk anıtına çelenk koyan tüpçüleri görünce "9 Mart tüpçüler gününü kutluyorum"
4- Eski Başbakanlarımızdan Tansu Çiller Diyarbakırlılara hitaben "Diyarbakırı Doğu Blokunun incisi yapacağım " Trabzonlulara hitaben "Sevgili Samsunlular,Trabzonu Akdenizin incisi yapacağım"
5- Şimdiki Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir"
6- Eski Cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel kendisine yöneltilen bir soru üzerine "Türkiyede petrol vardıda tankerlere hortum bağlayıp bizmi içtik"
7- Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanlarından Deniz Baykal bir Amasya ziyareti sırasında "Sevgili Amasyalılar Amasyanın kurtuluşunun 88.yılı kutlu olsun" Amasya hiç işgal edilmemiştir.

Sevgiyle

Kaynak ; Gökçen Tanrıveroğlu

20 Ağustos 2010 Cuma

VESAYET KALKIYOR;ÜSTÜNLERİN HUKUKU BİTİYOR;HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ BAŞLIYOR…..


Bunlar 12 Eylül de oylayacağımız Anayasa değişikliklerinin Sn.Başbakan Recep Tayyib Erdoğana göre temel dayanakları.
Öylemi acaba….?

1- Kanun önünde eşitlik (Anayasa Madde 10)
……. bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz.
Yani AKP  eşitlik adına istediği yasayı çıkarır birileri bunu Anayasaya aykırı sayamaz.
Vasimiz AKP….!
2-Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması (Anayasa Madde 20)
….Herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunması hakkına sahiptir….bu konuda esas ve usuller kanunla düzenlenir.
Şu durdukça laf-ı güzaf;
”Yetkili mercinin yazılı emri olmadıkça kimsenin üstü,özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz.Yetkili mercinin kararı 24 saat içinde görevli hakimin onayına sunulur…..”
Bana yarım saat verin ıcığınızı,cıcığınızı,olanı,olmayanı bir kaç klasör haline getirivereyim bugün Ergenekonculara yaptıkları gibi…!
3-Sözleşme ve Seyahat Hürriyeti (Anayasa Madde 23)
Vatandaşlık ödevlerini yerine getirmeyen,…. vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti “Hakim kararı(yetkili merci yerine)ile kısıtlanabilir.
Kömür,Beyaz Eşya vb.yardımlar Anayasaya giremedi ama Vergi Yüzsüzleri giriyor…!
4-Ailenin Korunması (Anayasa Madde 41)
Başlığa ve Çocuk Hakları ilave edilmiş ve bir kaç satır bu hakların ne olduğu..
“Hepimiz Çocuğuz ya..!”
5-Toplu İş Sözleşmesi Hakkı (Anayasa Madde 53)
Başlık “Toplu İş Sözleşmesi ve Toplu Sözleşme Hakkı”olarak değiştirilmiş;
”Aynı zamanda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz” hükmü kaldırılmış yani SARI SENDİKANIN önü açılmış..!
Memurlar ve diğer kamu görevlileri “Toplu sözleşme(görüşme yerine)hakkına sahiptir. Çok güzel uyuşamadılar ne olacak GREV  yok canım o da nereden çıktı.Esasları kanunla tespit edilecek Uzlaştırma Kurulu karar verecek ve bu karar kesin olup yargı yolu da kapalıdır.
Yerseniz memur kardeşlerim…!
6-Dilekçe Hakkı (Anayasa Madde 74)
Başlık “Dilekçe,Bilgi Edinmek ve Kamu Denetçisine Başvurma Hakkı” olarak değiştirilmiş,bugün bu hakkımız zaten var ve cevap merci Türkiye Büyük Millet Meclisi yani milletin meclisi..!!Bundan sonra kim cevap verecek .?AKP nin seçeceği “Kamu Denetçisi”
Doğru valla koskoca milletin meclisinin işi gücü yok da milletin dilekçesini cevaplayacak..!!!
7-Milletvekilliğinin Düşmesi(Anayasa Madde 84)
…”Partisinin kapatılmasına sebep olan milletvekillerinin milletvekilliği devam eder”
O koltuklar çok güzel ve rahat olmalı baksana partini kapattırsan bile milletvekilliğine devam…!
8-Başkanlık Divanı (Anayasa Madde 94)
….. ikinci devre için seçilenlerin görev süresi yasama yılının(3 yıl yerine) sonuna kadardır.
9-Yargı Yolu (Anayasa Madde 125)
…..”Yüksek Askeri Şuranın Silahlı Kuvvetlerden her türlü ilişki kesme kararlarına yargı yolu açıktır”
Subay,Astsubay kardeşlerim her haltı yiyebilirsiniz hatta meczup olabilirsiniz ve hemcinsinizle evlilik bile yapabilirsiniz korkmayın atılırım diye,yargıya gidiverirsiniz.
10-Kamu Hizmeti Görevlileriyle İlgili Hükümler (Anayasa Madde 128)
Memur kardeşlerim hani Toplu Sözleşme Hakkı verdik ya işte oradaki haklarınız saklıdır diyorlar.
11-Görev ve Sorumlulukları,Disiplin Kovuşturmasında Güvence (Anayasa Madde 129)
Memur kardeşlerim bundan sonra içiniz serin ve gönlünüz rahat olsun neden mi.? Sabah işe geç kaldınız sicil amiriniz size uyarı cezası verdi yargıya başvurabilirsiniz..!
12-Hakim ve Savcıların Denetimi (Anayasa Madde 144)
Korkmayın canım sadece başlık değişti ne oldu”Adalet Hizmetlerinin Denetimi”
13-Askeri Yargı(Anayasa Madde 145)
Asker olmayan kişiler askeri suçlardan ve askeri mahallerdeki suçlardan ötürü askeri mahkemede yargılanamazlar.
Asker olan kişiler Devlete karşı suç işlerlerse sivil mahkemede yargılanırlar.
Peki bugün Balyozcular,İnternet Andıçları vb. nerede yargılanıyorlar,sivil mahkemelerde.Hoppala birileri bu muhteremleri orada yargılamakla Anayasa suçumu işliyorlar.?
14-Anayasa Mahkemesi (Madde 146)
Özet Anayasa Mahkemesini Hükümet ve Cumhurbaşkanı seçer yani AKP ve Sn.Gül..
15-Üyeliğin sona ermesi (Anayasa Mahkemesi,Anayasa Madde 147)
…12 yıl için seçilirler vay be süreli iş garantisi..!!
16-Görev ve Yetkileri (Anayasa Mahkemesi,Anayasa Madde 148)
“Yüce Divan” hani Başbakanların,bakanların yargılandıkları merci,ne karar alırsan al son karar Genel Kurulundur bu organ henüz yokta referandum sonrası kurulacak.Bizim bilmediğimiz Yüce Divanlık durumlarımı var acep.
17-Çalışma ve Yargılama Usulleri (Anayasa Mahkemesi,Anayasa Madde 149)
Bu Anayasa Mahkemesinin bir çalışma düzeni ve organizasyonu yok 3 Daire 1 Genel Kurul oluşturalım ve şu Siyasi Parti kapatmaya ve Yüce Divan konularındaki görev ve yetkiyi Genel Kurula verelim.
Neden olmasın…!
18-Askeri Yargıtay (Anayasa Madde 156)
oluşumunda “askerlik hizmetlerinin gerekleri dikkate alınmaz.”
Neden olmasın…!!!
19-Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu(Anayasa Madde 159)
   -Kurul Başkanı Adalet Bakanıdır
   -Kurulun Yönetimi ve Temsili Adalet Bakanına aittir
   -Adalet Bakanlığı Müsteşarı kurulun tabii üyesidir
   -Genel Sekreteri Adalet Bakanı seçer(Bu makam yok ama referandum sonrası oluşturulacak)
İşte Üstünlerin Hukukundan Hukukun Üstünlüğüne geçtiğimizin apaçık bir göstergesi,öyle değilmi yoksa..!!
20- 12 Eylülü Yargılamak (Anayasa geçici Madde 15)
Bu maddeyi yürürlükten kaldırdık “Darbecileri yargılayacağız” o kadarla kalır mı o dönem hükümet etmişlerde var mesela merhum Cumhurbaşkanlarımızdan Turgut Özal…!!!!!!
Haftalardır üzerinde fırtınalar kopan,

"VESAYET ANAYASASI GİDİYOR,ÜSTÜNLERİN HUKUKU BİTİYOR HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ BAŞLIYOR" YUKARIDA YAZILANLARDIR.

DEĞİŞİKLİK METİNLERİ AKP WEB SİTESİNDEN ALINMIŞTIR.

Söyleyecek tek bir söz var “Hadi Canım Sizde”

Sevgiyle

10 Ağustos 2010 Salı

Sn.KEMAL KILIÇDAROĞLUNA AÇIK MEKTUP-4


Sn.Kılıçdaroğlu,bu kez mektubuma bir anektodla başlamak istiyorum.Anavatan Partisine ,Demokrat Partinin ve Adalet Partisinin gerçek devamı niteliğinde bir alternatif aranıyor,aklıevveller son derece başarılı bir iş adamı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine Başkanlığı döneminde yepyeni bir soluk kazandırmış Sn.Mehmet Yazarı ikna ediyorlar ve Hür Demokrat Parti kuruluyor az biraz çevresindeyim nereye gitse,kiminle karşılaşsa herkes "Sn.Başbakanım"diye hitap ediyor neredeyse Sn.Yazarda öyle olduğuna inanmaya başladı sonra ne mi oldu? Hür Demokrat Partisi kapandı,Sn.Yazar Doğru Yol Partisine katıldı Başbakan olamadı ama Bakanlık yaptı.
Sizi Genel Başkan olduğunuzdan beri izliyorum ve benzer aklıevvelleri çevrenizde görüyorum daha da ötesinde Sn.Başbakanın bilinçsizce verdiği "Memur Kemal" pasını değerlendiremediğiniz gibi Sosyal Sigorta Kurumuna ilişkin pasıda kendi kalenize gol yapma becerisini gösterdiniz,nasılmı Sn.Başbakanla bu konuyu TV da tartışabileceğinizi söylemekle.
Sn Kılıçdaroğlu Başbakanla TV da tartışacak hiç mi mesele yokda bunu dile getirdiniz.Anayasa var,Sınır Birliği var,Türkiyenin 11 Eylülü var,var oğlu var…
YAŞ krizinin çözülmüş olmasına olan memnuniyetinizi belirttiniz,Sn.Kılıçdaroğlu kendinize hiç sordunuz mu 8 yıldır iktidar olan AKP nin aklına şimdimi geldi Sivil Otorite ve yasaların verdiği yetki. Söylemleriniz öyle gösteriyorki ne siz nede kurmaylarınız Sn.Başbakanı çözememişsiniz.YAŞ krizi diye Sn.Erdoğan referandum öncesi sahneye güzel bir oyun koymuştur ve "Delikanlı"rolünüde kendine biçmiş vede iyi oynamıştır halkımız “Delikanlı”insanı sever ayrıca mazlumuda sever "kefen"muhhabbetindede mazlumu oynamaktadır.
Sn.Kılıçdaroğlu size acilen stratejist,imaj oluşturucusu vb danışmanlar lazım anlaşılan oki bunlar çevrenizde yok..!
Neden Hindistan Büyükelçisi gerçektende Gandiye benziyormuşsunuz deyince mutlu oluyorsunuz oysa size yakışan "Memur Kemal,Atom Karınca Kemal" vb.olmaktır o zaman toplumun tüm kesimleri sizi bağrına basar,bunu bir düşünün aksi halde CHP ye yazık olacak,halkımıza demiyorum zira o eninde sonunda kendi yolunu bulacaktır.

Sevgiyle

20 Temmuz 2010 Salı

SN BAŞBAKANA AÇIK MEKTUP

Sn.Başbakan Recep Tayyib Erdoğan,Değerli Ordu ili
Milletvekilleri,Ordu ili Muhterem Yerel yöneticileri ve Devlet erkanına AÇIK MEKTUP...

Geçtiğimiz hafta İsimsiz Kahramanlardan birisinin işleri hakkında görüş oluşturabilmek amacıyla Samsun üzerinden Orduya gittim Samsun üzerinden zira olur olmaz illerimize layık görülen hava alanı Orduda yoktu.! Yol boyu kafamda "neden yok"suali dönüp durdu,nasıl olurda Dünyanın en büyük fındık ihracatçısı,en büyük 500 özel şirket arasında 5 tane şirketi olan bu ilimizde hava alanı olmazdı.Şehirde yaptığım temaslarda kafam iyice karıştı zira 1967 yılından bugüne aralarında Sn.Başbakanımızında olduğu bütün siyasetçilerin bu konuda söz vermiş olduklarını öğrendim.Bu bilgiye birde tarihi 17-18 bin yıl önceye uzanan,60 km kumsala birbirinden güzel yaylara bütün şehri ayaklarının altına alan bir tepeye sahip Avrupadaki sayılı şehirlerden biri olma ayrıca 4 mevsim kayak yapabilme gibi bilgiler eklenince o karışık kafam tam bir lahmacuna döndü.!

Kafamı bu hale getiren sualin cevabını Samsundan İstanbula dönüş için uçakta yerime oturunca buldum. Ordulu vatandaşlarımız "AYKIRI" idi nedenmi.? Bir kaç örnek hemen aklıma geliverdi ; Mesudiye öz yönetim ve köy kent uygulaması,Anadoluda ilk tiyatroya sahip olma,Fatsa neredeyse bağımsızlığını ilan edecek kadar komünist bir belediyecilik uygulaması,karadeniz otoyoluna sivil inisiyatif koyarak sahil bandını kurtaran eylemciler,eh be kardeşim bu kadar "AYKIRI"olursanız hava alanı yerine bol bol vaat alırsınız..!

Sevgili Ordulular gelin bir aykırılık daha yapın hiç bir siyasi partiye oy vermeyin ve sandıkta oy pusulasının üzerine "HAVA ALANI" yazın,hatta bir aykırılık daha yapın tek bir bağımsız milletvekili seçin ben talibim,hep beraber 47 yıldır yapılmayan hava alanını 1 yılda Devlete veya Özel Sektöre yaptıralım,nasılmı becereceğiz çok kolay ne zaman derseniz o gün Ankarada açlık grevine başlayacağım hadi canım sende demeyin GANDİ bizdeki çakması değil gerçeği bu yolla sağlığında Hindistanda iç savaşı durdurdu,sivil itaatsizlik kavramıyla üzerinde güneş batmayan Büyük Britanya İmparatorluğunu dize getirdi,siz peşime düşün ben bu işi çözeyim ….

Sevgiyle

11 Temmuz 2010 Pazar

“ ESKİ TÜFEK” Sn.ETEM SANCAK a AÇIK MEKTUP



Sn. Etem Sancak,11 Temmuz Pazar günü Hürriyet gazetesinde Sn.Vahap Munyarın Kelkit,Doğan Organik Süt Ürünleri genel müdürü İlhan Başaran ile yaptığı röpörtaj sırasında size ne zaman rastlasa "Aydın Doğana yanlış yatırım yaptırdılar" dediğinizi yazıyor.
Sn Sancak o projenin sahibi ve Aydın Doğana o yatırımı yaptıran kişi olarak diyorumki oradaki vizyonu anlamak için sizin gibi "Opportunist"değil benim gibi”Vizyoner”olmak gerekir.Siz Aydın beye dedikodu yapacağınıza kendinize ATA çiftliğinde,beceremeyip yabancı fona devrettiğiniz Hastahane yatırımlarında nerede yanlış yaptım diye sorun,Aydın beyde sizin gibi opportunistleri dinlemekten ve yanında bulundurmaktan vazgeçsin ki eski Tl ile katrilyonlara vuran sorunlarla karşılaşmasın.
Sn. Sancak söz konusu projenin vizyonu "Kelkit vadisinde,köylü vatandaşı iş sahibi yaparken organik sütü işleyerek katma değerli ürünler ( bebek maması,bebek sütü..vb) elde etmektir."umarım Aydın Doğan ve takımı projenin bu gerçek vizyonuna sahip çıkar ve realize eder hem kendisi çok para kazanır hemde köylüsü.
Sn. Sancak o projedeki iş modelini iyi inceleyin ve kopya ederek kendi doğduğunuz topraklara yatırım yapınız ki sizde örnek teşkil edesiniz.

Sevgiyle



27 Haziran 2010 Pazar

TÜRKİYE'nin 11 EYLÜL'üne NE OLDU?

Şu Mavi Marmara'nın başına gelenlerden sonra Sn. Dış İşleri Bakanımız ABD'den seslendi: "Bu olay Türkiye'nin 11 Eylülüdür". 
Ülkenin hemen hemen her yerinde gösteriler, yürüyüşler birbirini kovaladı Sn. Başbakan partisinin grup toplantısında esti gürledi Sn. Arınç'ın gözleri doldu vb..
Bir şeyler oldu da ben mi kaçırdım yoksa hiçbir şey olmadı mı? az daha unutuyordum İran, İsrail savaş sebebi sayarız deyince yola çıkardığı yardım gemisine çark ettirdi.Hamas kontrol limanı olarak Güney Kıbrıs'ı tercih etti, ara bulucu olarak ise Mısır'ı, İsrail ise Sn.Tony Blair'i davasını anlatmak üzere kiraladı.
Sn. Başbakanımız ise G-20 toplantısında bir araya geldiği ABD Başkanı Obama'ya İsrail'in Türkiye den özür dilesin tezini söylemeyi unuttuverdi...!


Gerçekten ne oldu bizim 11 Eylül'e?

Sevgiyle

ÖZÜR BORÇLUSUNUZ…

Sn. Mehmet Ali Şahin ve Sn.Recep Tayyip Erdoğan; Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı bir özür borçlusunuz. PKK'nın son karakol baskınından sonra her ikiniz de Genel Kurmay Başkanından hesap sordunuz. Bizim bilmediğimiz bir cevapmı aldınız? Yoksa Sn.Recep Tayyip Erdoğan, siperlere gidince gerçeği mi fark ettiniz? Evet Sn. Meclis Başkanımız ve Sn.Başbakanımız yüksek sesle bir özür dileyin de büyüklüğünüzü anlayalım.

Sevgiyle

BÜYÜK BİR MİTİNG YAPALIM!

Sn.Cumhurbaşkanı STK'ların başkanlarıyla bir araya gelmiş ve teröre re karşı ne yapalım diye tartışmışlar.Ortaya çıkan sonuçlardan biri "Büyük bir miting" yapalım; bir diğeri "Arama konferansı" yapalım. 
Beyler ben kafayı yedimde farkındamı değilim, yoksa bunların hepsini toplasan bir incir çekirdeği etmiyor mu? Eski cumhurbaşkanlarımızdan Sn. Süleyman Demirel'in öğrenci gösteri ve yürüyüşlerine karşı bir sözü var: "Yollar yürümekle aşınmaz".
Yapın kardeşim yapın mitingde, arama konferansıda yapın ama önce biraz tarih okuyun. Birinci Meclis tutanaklarına bir göz atın, sonra Mustafa Kemal'in Kürt meselesine yaklaşımını bir irdeleyin ondan sonra ne isterseniz yapın...

Sevgiyle

26 Haziran 2010 Cumartesi

KEMAL KILIÇDAROĞLU'na AÇIK MEKTUP - 3

Geçtiğimiz günlerde, 26 Haziran günü partisinin kuruluşunu ilan etmesi beklenen Sn. Mustafa Sarıgül birden frene bastı ve "Cumhuriyet Halk Partisi'ne ve yeni genel başkanına bir fırsat tanımak istiyoruz" dedi. Bunun üzerine medya mensupları size bu gelişme karşısındaki görüşünüzü sordular ve siz muzaffer bir kumandan edasıyla ve dudaklarınızda beliren müstehzi bir tebessüm ile "bize akseden bir durum yok olursa oturur değerlendiririz" dediniz.

Sn.Kılıçdaroğlu; acaba kendi kendinize sordunuz mu zaman zaman hırsı aklına galebe çalan Sn. Sarıgül neden böyle bir karar aldı diye? Ben defalarca sordum ve her seferinde aynı cevaba ulaştım. Sn. Sarıgül size yüklenen misyonu başaramayacağınızı gördü. Haksız mı? Bence işaretler pek de haksız olmadığını gösteriyor. Sanmayın ki CHP'nin eksiği yurt içi gezileriydi siz maşallah büyük bir enerjiyle oradan oraya koşuyor ve bu koşuşturmalarla halkla bütünleştiğinizi varsayıyorsunuz!

Sn.Kılıçdaroğlu; elbette halkla buluşmalısınız ama eliniz kolunuz dolu olarak. Doğrusu ben hiçbir konuda ne bir söyleminizi okudum ne de dinledim. Varsayalım ki iktidar oldunuz ilk 100 gün, ikinci 100 gün neler yapacaksınız? Sakın ola soyut şeyler söylemeyin, zira herkesin karnı yeterince tok! Size bir soru: Elinizde şöyle bir çalışma var mı; AKP iktidar olduğundan beri somut olarak neler yapmış? Mesela kaç km yol, kaç toplu konut,kaç baraj yapmış; Milli Eğitim'e, Emniyet'e kaç kişi yerleştirmiş vs. Ben olduğunu sanmıyorum. Peki ya AKP örgütü nasıl çalışıyor bunun bir algoritmasını çıkardınız mı? yine sanmıyorum.

Sn Kılıçdaroğlu, yarından tezi yok yukarıdakilerin hepsini yapın.Bu arada sanmayın ki Sn. Sarıgül kapınızı çalacak. Hayır dışarıda bekleyecek neyi mi? Anayasa referandumunu, ve o zaman "Evet"in faturası size kesilecek, Sn. Sarıgül ertesi gün partiyi kuracak işte o zaman da "manşetle gelen manşetle gider" sandalyesine oturacaksınız. Bu arada Sn.Baykal da oyuncağını sizden geri alacak.


Sevgiyle

30 Mayıs 2010 Pazar

KEMAL KILIÇDAROĞLUna AÇIK MEKTUP-2

Sn.Kılıçdaroğlu ilk mektubumda ilk 100 günün çok önemli olduğunu ve ne yaparsanız bu ilk 100 günde yapabileceğinizi yazmıştım ve 100 günden geri sayım başladı ve günler hızla eksiliyor. Bu arada işin rengine ışık tutabilecek bazı veriler var,bunlara göre "Devrimci"bir yapınız yok"Evrimci"bir yapınız var bu yapı siyasette çok fazla risk taşır ve hele değişim adına ortaya çıkmış şahsınız için dahada fazla. Bıraktığınız intiba Genel Sekreteriniz Sn.Önder Sava şartlı teslim olduğunuz ve meseleleri ya ortalayarak yada zamana bırakarak çözdüğünüz. 
Zaman her şeyin ilacı diye düşünüyorsanız fazlasıyla yanılırsınız.Şu anda ibreniz "Manşetle gelen Manşetle gidere" hafifçe dönmüş durumda,nedenmi.?
   1-Partinizde geniş oy kitleleriyle buluşmayı başarmış ve bunu Sn.Baykala rağmen yapmış Sn.Gürsel Tekin MYKda yok,zat-muhterem Parti Meclisine girmek içinde İstanbul İl Başkanlığından istifa etmiş durumda ona İstanbula git İstanbulu CHP ye getir demişsiniz siz Genel Başkan olarak doğrudan il başkanlığına getirmez demokratik yolları izleyelim derseniz , teşkilatı kontrol eden muhteremler Sn.Tekini tasfiye ederler.
   2-MYK da görev dağılımına bakıyorum Genel Sekreterlik ve Saymanlık görevleri dışındaki tüm görev tanımları muğlak ve aynı görevin birden fazla kişiye verildiği görevler var.
  3-MYK da şöyle bir görev yok "Değişim ve Dönüşüm programı ve stratejilerinin oluşturulması"ve bir sorumlu.Oysa bu başarının gerek şartlarından en başta geleni.
  4-Makam aracı olarak Mercedesi gönderdiniz Volvoyu tercih ettiniz eğer binek tipi bir makam aracı kullanacak iseniz yerli bir markayı tercih etmeniz doğru olurdu ama bana göre sizin makam aracınız bir çalışma ofisine döndürülmüş en son teknolojik her türlü donanımın olduğu,2-3 kişiyle toplantı yapabileceğiniz bir minibüs olmalıydı."Atom Karınca" misali…
  5- Hiçbir politikanız belirli ve net  değil,eski politikalar geçerliyse ki öyle gözüküyor niye Genel Başkanlığa talip oldunuz.Hele Sn.Başbakanın işsizlikle ilgili çözümünüzü sorunca verdiğiniz "Sn. Başbakan bize oy versin o zaman görür" cevabı kulağa hoş gelebilir ama boş bir laftır.
  6- Yönetim Dünyasındaki son trendlerden biri "Müşteriyi Danışman" yapmak ve işin içine katmak. Sizin müşteriniz olan halk vede katılımcı bir demokrasi anlayışla bire bir uyuşuyor yukarıdaki yönetim trendi,oysa sizin WEB sayfanızda soru sorabileceğimiz bir platform dahi yok.
Aman "Manşetle gelen Manşetle gider" görüşünü haklı çıkartmayın.

Sevgiyle

23 Mayıs 2010 Pazar

YAPTIĞINDAN KEYİF ALMA

4 Nisan pazar günü Göktürk Migrosa alış veriş için uğradım,süt ve süt ürünlerinin bulunduğu raftan tereyağı almak için uzandığımda bir hanım "Beyefendi yeni bir hazır yemek ürünümüz var almak istermisiniz diye"sordu,dikkatli bakınca "Bonef"markalı muhtelif hazır yemek ürünleri gördüm marka hiç yabancı gelmemişti..! birden olaylar bir film şeridi gibi gözlerimin önünden akıp gitmeye başladı,Antalyadaki et fabrikasını Zorludan alış,başına pırıl pırıl bir genç arkadaş buluş, Fransız Flore Mitchion ile yaptığım know-how pazarlıkları,ve imzayı 1 günlüğüne Paris e giderek Charles De Gole hava limanındaki Sheroton otelinde atış,ayrıntılı bir planlama hazırlatılması ve bütün bunları yaparken geçirmekte olduğum alkol problemi.
 Sonuç o gün raftaydı aldığım keyfi anlatamam ve o sonucu sağlayan ve her şeye ağır basan iş terbiyemi.

Sevgiyle

AR DAMARI

Bugün,29 Nisan Perşembe Hürriyet Gazetesinin ekonomi bölümünde bir açılış törenine ait bir fotoğraf ve bir röportaj vardı,Sn Aydın Doğan,Sn Kadir Topbaş ve Sn.İmre Barbanbek. Hürriyet Pazarlama ve D-Yapı ortak girişimi olan Auto Mall kompleksinin açılış kurdelesini kesiyorlardı.

Kişiliğini bana göre çok önce kaybetmiş olduğuna inandığım için Hürriyet Gazetesi okumam bir arkadaşım getirdi ve gösterdi,işin iç yüzünü de bildiği için Tufan Bey "sen yıllar önce caddelerdeki oto galerileri gün gelecek kalkacak deyip bu projeye yol vermiştin bunlar hala senden besleniyorlar" dedi , ben sadece tebessüm ettim bunun üzerine arkadaşım "niye tebessüm ediyorsun A dan Z ye senin eserin olan bu proje de kurdeleyi kesen sen olmalıydın oysa davetli bile değildin" diye devam etti.

 Ben tebessüm ediyorum zira bütün iş yaşamım boyunca ar damarı çatlamış bir çok insan gördüm ama böylelerine hiç rastlamamıştım onun için tebessüm ediyorum dedim.

Sevgiyle

Sn.KEMAL KILIÇDAROGLUna AÇIK MEKTUP .

"Devrimci Kemal,Halkçı Kemal ,Sakin Güç" veya sizin tabirinizle sadece"Kemal bey" öncelikle Mustafa Kemalin kurucusu olduğu ve Genel Başkanlığını yaptığı Türk siyasi hayatının vazgeçilemez temel direklerinden biri olan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığına seçilmiş olmanızdan ötürü sizi yürekten kutlar ve başkanlığınızın CHP ve ülkemiz için hayırlı olmasını dilerim.

Siz Genel Başkan adaylığınızı açıklamadan önce Manisa Milletvekiliniz olan Sn. Şahin Mengü ye eski tanışıklığımıza binaen bir sms mesajı gönderdim ve bu blog da yayımlamış olduğum "AKP nasıl yenilgiye uğratılır"adlı yazımı okumasını ve hatta MKYK ya taşımasını rica etmiştim bir şekilde vakit ayırır okursanız size bir nebze katkı yapacağına eminim.

Bu yazımın konusu ise CHP nin %50 nin üzerinde bir oy oranı ile nasıl iktidara gelebileceği konusundaki görüş ve fikirlerimi paylaşmaktır. Konuya girmeden önce karakter olarak abartmayı değil gerçekçi ama iddia taşımayı seven bir  yapıyas sahip olduğumu söylemek isterim bu bağlamda %50 abartı değil erişilebilir ancak iddia taşıyan bir hedeftir.

Bu hedefe ulaşabilmenin yollarını şöyle sıralayabilirim :

   1- LİDERLİK ROLÜ
Karakter,fizik yapınız,düşünceleriniz zaman zaman sergilediğiniz tutum ve davranışlarınız sizin için ideal lider rolünün “ HİZMETKAR LİDER” rolü olduğunu gösteriyor.Eğer farklı bir liderlik rolü benimseyecek olursanız yaratılan heyecan ve rüzgar başladığı hızla sona erer. Bu liderlik rolünün temeli sevgiye ve gerçek iş görenleri hep ön plana çıkarmanıza ve çevrenize sizi aşabilecek insanları almanıza dayanır,zor bir modeldir ama benimsenerek uygulanırsa başarı kesindir. Tüm söylemlerinizi ve eylemlerinizi bu anlayış üzerine kurunuz.
  2- HALKA İNMEK
Sn.Hüsamettin Cindoruğun veciz ifadesiyle vakit kaybetmeksizin “Makosenlerinizi” ayağınıza giyin ve ayak basmadığınız yer,dokunmadığınız gönül bırakmayınız.
  3-SİYASET YAPMA BİÇİMİ
Sizde tıpkı Sn.Erdoğan yada sizin deyişinizle "Recep bey" gibi sosyolojik olgular üzerinden siyaset yapın ideolojik siyaseti yardımcılarınıza bırakın.
  4- 100 GÜN
Partinize yönelik tüzük değişikliği dahil ne yapacaksanız,ülke için hangi somut projeyi açıklayacaksanız ilk 100 günde yapın sakın ola referandum vb.şeyleri bahane edip ertelemeyin yoksa kaybedersiniz.
  5- ALTI OK
1927 yılında “Cumhuriyetçilik,Halkçılık,Milliyetçilik ve Laiklik” olarak belirlenen 1931 yılında “Devletçilik ve İnkilapçılık” ile tamamlanan ve partinin ideolojik temelini oluşturan “Altı ok” ile sembolize edilen 6 temel ilkeyi gözden geçirerek günümüz koşullarına göre manalandırınız. Bunun için dar bir ekip kurun 2 hafta içinde bir rapor isteyin bilahare MKYK ve Parti Meclisinde görüşerek yeni ideolojik felsefeyi açıklayınız. Tartışmayı başlatmak üzere ben şahsi görüşlerimi aşağıda sıralıyorum;
  a- CUMHURİYETÇİLİK
Bu ilke "Cumhur" kelimesinden hareketle milletin egemenliğini "Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir" ruhuna uygun olarak "Katılımcı bir demokrasi" üzerine manalandırılmalıdır.
 b- HALKÇILIK
Bu ilke yurdumuzda yüzyıllardan beri farklı kültürlere ve değerlere sahip halkların yaşadığını kabul ederek,bu halklar kendi benlik ve kültürlerini korurken kardeşliği ve birlikte yaşamayı öngören bir şekilde manalandırılmalıdır.
c- MİLLİYETÇİLİK
Bu ilke bir zümre yerine Türkiyenin menfaatlerini öne çıkaran ve tüm halkları kucaklayan bir anlayış üzerine oturtulmalıdır.
d- LAİKLİK
Şu an hakim kabul olan Fransız ekolü laiklik anlayışından uzaklaşılmalı,Türkiyedeki her inancı kapsayan,kılık kıyafetle uğraşmayan bireyi özgür kılarken hukuku dinsel kurallardan uzak tutan bir manalandırma yoluna gidilmelidir.
e- DEVLETÇİLİK
Bu ilkeyi iki noktada manalandırmak gerekir.Birincisi devletin milletiyle kucaklaşmasını sağlayan Sosyal Devlet olgusu ikincisi ise bir yandan Kamu ve Özel sektörün birlikte yer aldığı yatırım modellerinin oluşturulması öte yandan yerli ve yabancı sermayenin önündeki bütün engellerin kaldırıldığı bir olgudur.
f- İNKILAPÇILIK
Öncelikle Devrimci sözcüğü bir kenara bırakılıp zira devrim bir anda yapılan değişimi ifade eder , buna ilaveten sürekliliğide içinde barındıran İnkılap sözcüğü kullanılmaya başlamalıdır. Manalandırma ise dünyada meydana gelen değişimlere süratle adapte olmak ve hatta bu değişimlerin öncülüğünü üstlenmek şeklinde olmalıdır.
  5- DİĞER ALT BAŞLIKLAR
a-İletişim
Yaptıklarınızı ve yapacaklarınızı ifade ederken sözcüklerinizi çok dikkatli seçinizmesela bugün kullandığınız "CHP iktidara yürüyor"yerine"Halkın iktidar yürüyüşü başlamiştır" gibi.
b- Teknoloji
Teknolojiyi son derece etkin ve verimli kullanın mesela Genel Başkan seçildiğiniz anda web sitenizde gerekli değişim yapılmalıydı ve konuşmanız oraya konmalıydı. Web sitenizde interaktif bir bölüm oluşturun o bölümde halkla buluşun sohbet edin.
c- Sivil Anayasa
Pazartesi uzman ve uzman olmayanlardan bir ekip oluşturun ve referandum öncesi sivilAnayasayı halkla paylaşın.
d- Gelir Dağılımında adalet,işsizlik,AB ve ABD dışında alternatif dış politika vb.. konularında slogan değil somut proje ve politika açıklayın açıklayınki "Recep bey" size kaynak nerede falan diye soramasın.
e- Gölge kabine gibi zırvalarla uğraşmayın.
Ben listemi çok uzatabilirim ama bu sizin ve ekibinizin görevi ben bir vatansever olarak ışık tutmak istedim. 
Unutmayınız "Devrimci Kemal,Halkçı Kemal,Sakin Güç, Kemal bey" 100 gün başladı ve yarın MKYK nın yapısı nereye doğru adım atmakta olduğunuzun önemli bir göstergesi olacak.

Sevgiyle

20 Mayıs 2010 Perşembe

KASET – 2

KİMİN İŞİ BU – ZAMANLAMA .??????

     1- Anayasa değişikliği ,
     2- Türkiye-Brezilyanın İran konusunda attığı adımlara Hillary Cintondan yükselen ses “ MAJOR POWERS” ,
     3- Türk Dış Politikasında giderek derinleşen
  a- Türkiye-Rusya
  b- Türkiye – İran
  c- Türkiye – Suriye
arasında siyasal ve ekonomik ilişkiler ve Türkiyenin Kuzey Irak Yerel Yönetimini muhatap kabul etmeye başlaması ,
    4- CHP Kurultayı 
    5- Kuzey Kıbrıs ta Sn. Derviş Eroğlunun Cumhurbaşkanı seçilmesi ,
    6- Tırmanan PKK terörü,şehirlere yayarız tehditleri 
    7- Türkiye-Ermenistan iş birliği Protokolünün kadük olması .

Akıl tutulmasına uğradığımızı sananlar "Hadi canım sizde"

Sevgiyle

KASET – 1

Sn.Deniz Baykal,Sn.Nesrin Baytok ve başkaca şahıslarında oyuncu oldukları kasetin internete düşmesiyle kaybolması bir oldu, ama etkisi Cumhuriyet Halk Partisi tarihinde unutulmayacak hadiselerin ortaya çıkması sonucunu doğurdu.

Bu sonuçların Türk siyasi hayatına ve Türkiye ye nasıl yansıyacağını hep birlikte yaşayıp göreceğiz ama ben iş hayatımdan gelen bir alışkanlığımla notların selameti açısından deyip aşağıdaki tespitlerimi kayda geçireyim.

  1- Kendi oluşturduğu ekip tarafından gizli gizli nefret edilen bir Genel Başkan 
  2- Bir gecede ortaya çıkan ve CHP oylarının Sn.Baykalın gidişine bağlı olarak %34 e ulaştığını söyleyen kamu oyu araştırmaları 
  3- Batı Dünyasında giderek yaygın bir görüş halini alan" karizmatik liderliğin" eskisi kadar geçerli olmadığı söylemlerinin pratik bir örneğinin görülüyor olması 
  4- Sn. Kılıçdaroğlunun bilinen soğukkanlılık özelliğine fırsatçılık özelliğinin eklenmesi 
  5- Herkeste doğal olarak var olması gereken "dürüstlük" vasfının olağanüstü bir vasıf olarak ortaya çıkması 
   6- Genel Başkan olabilmek için birkaç yolsuzluk dosyası ve birkaç tartışmanın yeterli olduğunun ortaya çıkması
  7- Sn. Baykalın siyasi pozisyonunu koruyabilmek için Sn.Fethullah Gülene mesaj vermesi 
  8- Bir kısım medyanın adeta altın madeni bulmuşçasına Sn. Kılıçdaroğluna sarılması 
  9- Doğru zamanda doğru yerde olamamanın ne denli önemli olduğunun bir kez daha teyidi 
10- CHP kurultayında çarşaf liste laflarının anında telaffuz edilmeye başlaması yani ne kadar çok koltuk heveslisi ve hizipler olduğunun işareti 
11- Türkiyemizin esasında bir magazin ülkesi olduğu gerçeğinin yüzümüze vurulması 

Daha çok tespit yapabiliriz ama benden bu kadar .

Sevgiyle

17 Nisan 2010 Cumartesi

ÇOĞULCU DEMOKRASİ


Dün akşam uzunca sayılabilecek bir ayrılıktan sonra sevgili ülkeme döndüm,allahtan internet gibi bir harika şey varda gelişmeleri takip edebildim ve hatta multi media uygulamaları sayesinde cep telefonumdan haberleri canlı olarak izleme şansım oldu. 

Geçmişte bir iş seyahatine gittiğimde sekreterim her sabah günlük haberleri derler ve kaldığım otele faks olarak gönderirdi aman allahım dünya ne kadar hızlı değişmiş derken Sn.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül beyefendinin "Çoğulcu demokrasilerde Anayasa ve Yasalar değişirken her zaman consensus(Uzlaşma) olmaz" dediğini televizyonda dinledim ve irkildim evet dünya çok hızlı değişmişti,Devletin ve Milletin bütünlüğünü temsil eden makamın şu anki sahibi dünyanın bu değişimine Demokrasiye yeni bir bakış açısı getirerek önemli bir katkıda bulunmuştu.

Peki o zaman ben niye irkilmiştim? cevabı gayet basit Demokratik ülkeler değişim adına bu katkıyı benimser diye irkildim zira bizde Demokrasi olmadığı için zaten mesele yok.!!!

Sevgiyle

3 Nisan 2010 Cumartesi

GELİN UZLAŞALIM

Sn.Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı bu yazıyı size bu sıfatınızla değil,AK Parti Genel Başkanı sıfatınızla kaleme aldım ve bu sıfatla ağzınızdan hiç düşürmediğiniz bir  millet kelimesi var ve bu eğer millet kelimesinden hareketle vardığınız Türkiye Büyük Millet Meclisinden sadece AK Partiyi anlamıyor ve demokrasiyi bir "Kontrol ve Denge" rejimi olarak anlıyor iseniz sade bir vatandaş ve milletin bir ferdi olarak sizinle uzlaşmaya hazırım.Benim uzlaşmamın ne önemi var dediğinizi duyar gibi oluyorum umarım yanılıyorumdur ama millete başvururuz dediğinize göre o zaman benim tek başıma olsamda çok önemim var.
Aşağıda benim uzlaşma metnimi bulacaksınız partiniz tarafından yazılmış ve TBMM Başkanlığına verilmiş metin esas alınmış ve bazı ekleme ve çıkartmalar yapılmıştır bunların dışında kalanlar taslakla aynıdır. Umarım danışmanlarınızdan biri okur ve size anlatır sizde dinlersiniz o zaman uzlaşabiliriz zira ben milletin makul bir ferdiyim.

Kanun Önünde Eşitlik.
Madde 10. Mezhepten sonra Kültürü ilave edelim.

Toplu İş Sözleşmesi Hakkı.
Madde 53. Memurlar ve diğer Kamu görevlileri toplu sözleşme ve grev hakkına sahiptirler şu kadarki grev süresi 21 iş gününü geçemez ve bu süre içinde "Uzlaştırma Kurulu" kararını verir.
Uzlaştırma Kurulunun teşkilinde Kamu Sendikalarından üye alınır.

Siyasi Partilerin Uyacakları Esaslar.
Madde 69.
Sayıştay bir denetim merci olup karar merci değildir ayrıca kendi hazırladığı bir raporu kabul etmesi her tür akla aykırıdır,o halde "Sayıştayın bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir" ibaresi çıkarılıp yerine " Türkiye Büyük Millet Meclisinin salt çoğunlukla vereceği karar kesindir" ibaresi girmelidir.
Siyasi Partilerin kapatılması,Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusu üzerine Yargıtay Başkanlar Kurulunun üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile vereceği izin üzerine açılacak dava sonucu Anayasa Mahkemesinde karara bağlanır.Anayasa Mahkemesinin kararı kesindir.
Reddedilen izin başvurusunda ileri sürülen nedenler Türkiye Büyük Millet Meclisinin içinde bulunduğu yasama dönemi sonuna kadar hiçbir şekilde yeni başvuruya konu olamaz.
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözler,mecliste ileri sürülen düşünceler odaklaşmanın tespitinde gözetilemez.

……. 4 yıl süreyle……
Millet Vekilliğinin Düşmesi.
Madde 84.
Partisinin kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebep olduğu Anayasa Mahkemesinin kesin kararında belirtilen milletvekilinin , milletvekilliği bu kararın Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayımlandığı tarihte sona erer. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bu kararın gereğini derhal yerine getirip Genel Kurula bilgi sunar.

Yargı Yolu.
Madde 125.
Ancak Yüksek Askeri Şuranın Silahlı Kuvvetlerden her türlü ilişik kesme kararına karşı askeri yargı yolu açıktır.

Görev ve Sorumlulukları,Disiplin Kovuşturmasında Güvence.
Madde 129.
Son fıkra olduğu gibi çıkarılmalıdır zira hiçbir kimseye tanınmayan bir hakkın tanınması söz konusudur.

Adalet Hizmetlerinin Denetimi.
Madde 144. ……… ile hakim ve……
Madde 159.
Kurulun Başkanı Yargıtay Başkanlar Kurulu Başkanıdır.Kurul üyeleri kendi aralarından bir Başkan Vekili seçerler.Kurul Başkanı yetkilerinden bir kısmını Başkan Vekiline devir edebilir. Adalet Bakanlığı Müsteşarı kurulun tabii üyesidir.

Bence oldukça makul size nasıl gelecek bilemiyorum,ancak buraya kadar sizin teklif ettiğiniz önerileri konuştuk birde sade vatandaş ve Milletin bir ferdi Tufan Darbazın önerileri var.

Din ve Vicdan Hürriyeti.
Madde 24.
“Din Kültürü ve Ahlak öğretiminin ilk ve orta öğretim kurumlarında nasıl uygulanacağı kanunla düzenlenir.”

Yasama Dokunulmazlığı
Madde 83.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri,meclis çalışmalarındaki oy,söz ve düşüncelerinden ötürü sorumlu tutulamazlar.Bunun dışındaki her tür eylem ve düşünceleri,milletvekili seçilmeden önce olanlar dahil yargı denetimine açıktır.

Yürütme.
Madde 101.Cumhurbaşkanı.
Meclis dışından aday olacaklar için 20 milletvekilinin önerisi kaldırılmalıdır.Başlangıçtaki hüküm yeterlidir.

Yüksek Öğretim Kurumları ve Üst Kuruluşları.
Madde 130.
Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre Rektör ve Dekanlar her üniversitenin kendi bünyesinde seçilir.
Üniversitelerin mali denetimleri Sayıştay tarafından yapılır ve sonuçları Türkiye Büyük Millet Meclisince karara bağlanır.
Üniversiteler,Rektör ve Dekanlar idari yargıya tabidir.
Madde 131. Tamamıyla kaldırılmıştır.Buna göre Anayasadaki diğer hükümler gözden geçirilmelidir Cumhurbaşkanının görevleri gibi.
Uzlaşabiliriz değilmi ...!

Sevgiyle

18 Mart 2010 Perşembe

BU NE KİN BU NE ÖFKE

Bugün 18 Mart ve şu anda radyoda 10.yıl marşı çalıyor tüylerim diken diken ama marştan değil bugün Sözcü gazetesinde okuduğun 2 haberden ötürü.Birincisi Ergenekon adı verilen dava kapsamında göz altına alınan ve alındığı zaman Tekirdağ ceza ve tutuk evine konan büyük bir emekle iç ve dış teröre karşı yetiştirilmiş ve yetişmiş,bebek katili APO yu sorgulayan emekli Albayımız Atilla Uğurla ilgili saygıdeğer albayımızı tutukladıkları gün deşifre ettikleri yetmezmiş gibi gazeteci Mustafa Mutluya göndermiş olduğu mektuptan öğreniyoruzki Tekirdağ ceza ve tutuk evinde cezalarını çeken PKK lılar tarafından uğramadığı hakaret ve taciz kalmamış yine aynı mektuptan öğreniyoruzki albayımız terör örgütlerinin hedefi olmasından ötürü 26 Ocak 2009 tarihe dikkat Ankara Valiliği tarafından özel koruma altına alınmış.Benim tüylerimi diken diken edecek gözlerimi buğulandıracak marş kalmadı ya sizlerin.?
2.haber ise özel sektörde iş başvurusunda bulunmuş bir genç arkadaşımıza 3.mülakatta sorulan sorular.Sorulardan anlıyoruzki arkadaşın babası bir emekli Albay,sorulara bakın babanızın yada arkadaşlarının ergenokonla bir ilişkisi varmı niye kurmay olamadı,balyoz-kafes-poyraz köy hakkında ne düşünüyorsun beyler pes peski ne pes ne noktaya gelmişiz.!

Sevgiyle

14 Mart 2010 Pazar

SİLİVRİ KONUKLARI na STRATEJİ ÖNERİSİ


Tümden gelip tüme varan bir önerim var sizlere ve Avukatlarınıza.İlk dalgadan bu yana neredeyse 3 yıla yakın bir zaman geçti sizler orada zor şartlarda misafir olmaya devam ediyorsunuz bunu bir an önce sona erdirmek Yüce Mahkemenin bir an önce karar vermesiyle mümkün bu karar savcının istemediği bir karar ise o değilse sizler konuyu Yargıtaya taşıyacaksınız. O halde bana göre mümkünse tek bir dilekçe verip ( Birde onların okunmasıyla vakit kaybetmeyelim) savunmayı sona erdirin ve Mahkemeyi karara zorlayın.

Sevgiyle

ONE MİNUTE


Çok değerli Başbakanımız Sn.Recep Tayyib Erdoğanı gazetelerden öğrendiğimize göre Suudlu kardeşlerimiz  ödüllendireli henüz 1 hafta olmamışken 8 ay önce yıkıp yerine alış veriş merkezi yaptıkları ecdat kanıyla sulanmış Ecyad kalesinden sonra Sultan Abdülhamid tarafından yaptırılan askeri kışlamızıda yıkıp yerine otopark yapacaklarmış.

Hani zaman zaman terennüm ettiğiniz Yemen Türküsünü gerçekten içinizden gelerek seslendiriyorsanız Suudlu kardeşlerimizede "One Minute" deme zamanı değilmidir.?Sn.Erdoğan hani almış olduğunuz ödülü iade edin demiyorum ki bana göre doğrusu odur ama işaret parmağınızı sallayarak " One Minute" demenizi bekliyoruz.

Sevgiyle

7 Mart 2010 Pazar

SEÇİM

Geçen yazımda Sn.Recep Tayyib Erdoğanı tahlil etmiş bir yandan AKP ye karşı nasıl seçim kazanılırı ortaya koymuş öte yandan Kasım ayında erken seçime işaret etmiş idim

Son günlerde yaşanan gelişmeler bu öngörümü iyice kuvvetlendirdi.Nedir bunlara kısaca bir göz atalım ;
  1- Referandum süresi 60 güne indirildi
  2- Anayasa değişikliğine ilişkin paket ince bir zaman ayarı ile her an meclise sevk edilebilir
  3- Sarıkamış kış tatbikatına hiçbir hükümet temsilcisi katılmadı oysa geçen sene Sn.Başbakan ve Sn.Milli Savunma bakanı bizzat oradaydılar
  4- Balyoz operasyonu hızlandı,Ergenekon Erzincana  uzandı , İsmail Ağa cemaatini soruşturan Cumhuriyet Savcısı Sn.Cihaner tutuklu, 3.Ordu Komutanı hükümet devirme oluşumlarının lideri olmakla suçlanıyor
  5- Sn.Başbakanın sinirleri iyice gergin önünde yazılı metin yoksa önüne geleni azarlıyor
  6- Sn.Arınç garip bir trafik kazası geçirdi yan yolda giden polis otosu kaydı ve Sn.Arınçın makam aracına vurdu.Suikast girişimi iddiası duyarsak şaşırmayalım
  7- Diyarbakır-Bursa maçı açılıma takoz koydu
  8- Her şeyin hamisi Belçika apansızın PKK ya karşı operasyon düzenledi üst düzey yöneticileri tutukladı
  9- Şu temcit pilavına dönen Ermeni yasa tasarısı 7.kez ABD Temsilciler Meclisinde bir demokrasi ilkelliğine örnek olacak şekilde kabul edildi
10- Enflasyon artış eğilimine geçti sıra faizlerde
11- Avrupa Birliği yeni oluşumlara yol açabilecek bir ekonomik krize doğru sürükleniyor,iflasın eşiğinde olan Yunanistana ABnin hamisi Almanya 5 kuruş yardım etmeyeceğini  açıkladı ve meskun olmayan adaları satmasını tavsiye etti
  12- Yargıtay Başsavcısı AKP hakkında resmen bilgi toplamaya başladı
Gerek yurt içinden gerek yurt dışından bazı gelişmelere değindim eğer Sn.Başbakanı biraz çözdüysem "Baskın basanındır" öz deyişini boşa çıkartmayacaktır. 

Bu noktada meclis içi muhalefete sesleniyorum ; Nasıl olsa mecliste herhangi bir şeye engel olamıyorsunuz meclis komisyonlarındaki üyeleriniz hariç Genel Başkanlarınız dahil haydi sahaya. Eğer sahaya inip halkla buluşmaz ve grup toplantılarında esip kükremeye devam ederseniz hoş geldin bir kez daha AKP.!

Sevgiyle

1 Mart 2010 Pazartesi

AKP ye KARŞI SEÇİM NASIL KAZANILIR


Başlık bu ama doğru soru Sn. Recep Tayyip Erdoğan nasıl yenilgiye uğratılınabilirdir. Bu sorunun cevabını bulmak için gelin Sn. Erdoğana hep birlikte yakından bakalım ve bazı tespitler yapalım.
1- Boy pos yerinde
2- Fiziksel görünüm dinç ve atletik
3- Belagati kuvvetli
4- Hafızası kuvvetli
5- Çabuk sinirlenip kontrolden çıkabiliyor
6- Delikanlı
7- Pervasız
8- Hz.Kurana hakim
9- Toplulukların nabzını iyi tutuyor
10- Zaman zaman tasavvuftan ve yakın dönemden
yaptığı alıntılar yerinde ve hedefi vuruyor
11- Toplumun hassas olduğu konularda bayraktarlık yapıyor,Filistin,İsrail gibi
12- Halka iniyor ev ziyaretleri,taksi durakları,balıkçılar gibi
13- İdeoloji üzerinden siyaset üretmiyor,tam tersine toplumsal konulardan siyaset üretiyor.
14- İdeoloji üzerinden siyaseti partinin ağır top olarak nitelendirdiği kişiler üzerinden yürütüyor(Sn.Bülent Arınç)
15- Klasik sağ ve sol görüşten bir harman yapmış savurdukça bir o taraf dağılıyor bir bu taraf
16- Merhum Adnan Menderes ve Merhum Turgut Özalın çizgisinden yürüdüğünü Avrupa Birliği süreci ile gösteriyor ve bunu Mustafa Kemalin Muasır Medeniyet hedefi ile birleştiriyor
17- Son derece sıkı bir örgütçü herhalde bu vasfı Akıncıların Başkanlığını yaptığı dönemlerde gelişmiş
18- Özellikle eşine sahip çıkan tavırları ve annesine olan hürmeti ile tipik bir Türk aile reisi profilini sergiliyor
19- Otoriter  çocuklarının hiçbir şekilde sahnede olmasına müsaade etmiyor
20- Okumayı sevmiyor , imam hatipten ve merhum babasından edinmiş olduğu birikimlerden yiyor
21-Dinlemiyor ve dinlemeyi sevmiyor
22- Herkes birden ortaya çıktığını sanar ama merhum babası dini konularda sözü dinlenen bir misyon adamıdır ve onun rahleyi tedrisatından geçmiştir
23- Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi sabrı ve esnekliği aynı anda gösterebilmektedir
24- Göreceli olarak siyasette hanımlara en fazla yer veren bir profili öne çıkartabiliyor
25- Kendi gücünden kendi iradesi dışında yararlanmak isteyenleri sergiliyebiliyor ve ya kendi yada kurumların cezalandırmasına ön ayak olabiliyor."One minute" marka olarak tescil ettiren Sn.Unakıtanın oğlundan ötürü Kemal abisini yanından uzaklaştırabiliyor veya yeğenini silmiş olduğunu açıklayabiliyor
Bence bu kadar tespit şimdilik yeterli.Yukarıda yapılan tespitlerde ideolojik bir görüntü varmı..? yok. Hepsi kendi içlerinde derinleştirilebilecek birer sosyal olgu,buradan meclis içindeki ve dışındaki siyasetçilere sesleniyorum sizce sosyolojik bir olguyu ideolojik muhalefet yaparak yenebilir misiniz..? bence hayır oysa siz muhalefetinizi ideolojik bir zemine oturtmuş ve bu yoldan iktidar olmayı hedeflemişsiniz bu yaklaşım tarzı Don Kişotun yel değirmenleriyle savaşmasına benziyor ve Sn.Erdoğan bunu o kadar güzel yakalamış ki sizi hep o kulvarda tutuyor.
Beyler seçim hızlı tren gibi geliyor ve bütün gelişmeler bu yılın kasım ayını gösteriyor eğer bu trenin üzerinizden geçmesini istemiyorsanız toplayın kurmaylarınızı bir değerlendirmede siz yapın eğer yukarıda ki detay ve ana tespiti yapamıyor iseniz bir kez daha hoş geldin AKP.
Sakın bana sormayın ne yapacağız diye lider ve siyasetçi olan sizlersiniz ben değil.

Sevgiyle

20 Şubat 2010 Cumartesi

AKILLA KONUŞMAM

“Akılla bir konuşmam oldu dün gece.
Sana soracaklarım var dedim ; 
Senki her bilginin temelisin bana yol göstermelisin.

-Yaşamaktan bezdim ne yapsam? Bir kaç yıl daha katlan

-Nedir dedim bu yaşamak? Bir rüya birkaç görüntü 

-Evi barkı olmak nedir? Biraz keyfetmek için yıllar yılı dert çekmek 

-Bu zorbalar ne biçim adamlar ? Kurt,köpek,çakal makal

-Ne dersinbu adamlara?yüreksizler,kafasızlar,soysuzlar

-Benim bu deli gönlüm ne zaman akıllanacak?
 Biraz daha kulağı bükülünce

-Hayyamın bu sözlerine ne dersin?
Dizmiş alt alta sözleri hoşbeş etmiş derim dedi.

Sevgiyle

HAYATA DAİR 3


Birgün bir mong(budist rahip) ile sohbet ediyorduk,benim yuvarlak gözlüklerim,dazlak kafam ve bembeyaz kıyafetim ilgisini çekmiş ve benim Dalaylamayı andırdığımı söylemişti.

Herkes bundan onur duyar bende duydum,o bir mong olabilmek için yıllarını vermiş üstelikte teoloji doktorasına sahipti bense kendi halinde bir adam.

Bana Budayı ve Budizmi saatlerce anlattı ben usanmadan ve hiç kesmeden dinledim,anlattıkları benim bildiklerimin % 10 bile değildi.Mong sabırla dinlemem karşısında hafif bir şaşkınlıkla böylesi dinlemeyi nerede öğrendiğimi sordu.Bense tam ingilizceye çeviremesem bile mealen şu cevabı verdim."Kamil insan olmayan insana olmaz aşina Men ariften bilmeyen irfana olmaz ayna"

 Sonrasımı hale iki iyi dostuz ama bilmez bendeki sırların kaynağını.!

Sevgiyle

HAYATA DAİR 2


Hepimiz zaman zaman kendimizle ilgili muhasebe yaparız ve bu ağırlıkla nerede yanlış yaptık biçiminde olur.

Bir Brezilya seyahatim sırasında Dalaylama ile aynı uçakta uçmak nasip oldu bir sıra önümde oturuyordu tek başına her zamanki sade kıyafetinin içinde.!! Yanına gittim ve konuşmak için müsaade istedim büyük bir tevazu içinde yanındaki yeri gösterdi bende kendimi tanıttıktan sonra şu soruyu kendisine yönelttim.
 Cevap hepimizin bildiği ama düşünmediği bir şekilde geldi."Yanlış ve doğru ikiz kardeş gibidirler ve birbirlerinin gölgesidirler nasıl ki dünya güneşin çevresinde dönüyorsa onlarda birbirinin çevresinde dolanıp dururlar niçin neden nasıl diye sorgulamak yerine bir de şöyle düşünmeyi dene" "Geçmiş tedavülden kalkmış para gelecek verilmiş senet bugün ise nakit paradır"sonra gözlerini kapatıp sessizliğe büründü usulca yanından kalkıp yerime geçtim ne kadar haklıydı o an o üç cümle hayata bakış açımı değiştirivermişti.!!!

Sevgiyle

9 Şubat 2010 Salı

TÜSİADA SESLENİŞ 2

Tam yönetim kurulu başkanlık seçim günü Tüsiad hakkında bir yazı yazmış ve işin özünde Tüsiadın hızla bir fan kulüp haline dönüşmekte olduğunu bunun nedenlerini ve bazı çözüm önerilerini paylaşmış ve bilahare yönetim kurulunda yer alan bir dostum aracılığı ile yeni yönetimede iletmiş idim.

Ancak o günden bu yana gözlemlediğim tek şey eski ağır topların medyada yer alarak vaziyeti kurtarma gayretlerinden başka bir şey yok bu arada Sn.Boyner açılış konuşmasında altını çizerek Tüsiadın bir baskı grubu olduğunu söyledi doğrudur ama ortaya konuş biçimi yanlış olmuştur doğru ifade "tıpkı diğer sivil toplum örgütleri gibi Tüsiadda baskı gruplarından biridir"olmalıydı bir sözcükten ne çıkar demeyin bu bakış açısıydı ve halen kendisinin tek olduğunu sanan bir ifade tarzıdır ve zaten sorunların biri de bu anlayış tarzıdır.

 Her neyse benim esas söylemek istediğim birilerinin Türkiyenin önümüzdeki 25 yılına stratejik bir yön vermesi gereğidir buda Tüsiada yakışır ve silkinip kendisine gelmesini sağlar.

Tüsiad bir öncü rol içinde diğer sivil toplum örgütleriyle birlikte bir stratejik yol haritası ortaya koymalıdır.
Bu harita üç temel nokta üzerine oturmalıdır ;

   1 – Tarım ve Tarımsal Sanayi
Körfez bölgesinin her şeyi vardır ama tarımsal ürünü , hayvancılığı yoktur bunu dikkate alan bir model ve strateji ortaya konmalıdır.Burada taktik düzeyde bir not "Helal Ürün"sertifikasıdır halen ortalıkta serseri mayın gibi sahipsiz bir şekilde dolaşmaktadır bugün Brezilya 60 milyar dolarlık et ve et ürünlerini "Helal Sertifikalı" olarak islam dünyasına satmaktadır.

  2 – Bilgi Teknolojileri
Dünyanın en önemli bilgisayar oyun yazılım kuruluşu Türkiyeyi bilmem kaçıncı kez ziyaret etmekte ve Türkiyenin Avrasya ve Arap dünyası için bir merkez olabileceğini ifade etmektedir o halde ikinci strateji ve model bu noktada ortaya konmalıdır.Yine taktik düzeyde bir not Sn.Cumhurbaşkanının Hindistan ziyaretinde Tüsiad Yönetim kurulu olarak temsil edilmişmidir.Sinan Çetin film endüstrisiyle bir araya gelmeyi akıl etmiştirde,Tüsiad yazılım endüstrisi ile bir araya gelmeyi düşünmüşmüdür?

  3 – Enerji
Türkiye sadece koridor olmaktan çıkıp depolayan ve dağıtan bir konuma geçmelidir. Bu Rusya,Azebeycan,Türkmenistan,İran,Malezya,Avustralya gibi ülkelerle iş birliği halinde projeler geliştirmekle olur. Üçüncü strateji ve model burada ortaya konmalıdır.

Sn. Başkan ilk yurt dışı ziyaretinizi bir heyet olarak tercihen İran dan başlayarak yapın ve diğer ülkeleri de programlayın bu çizginizin değiştiğini göstermez tam tersine hadiselere el koymaya başladığınızı gösterir.

Sevgiyle

8 Şubat 2010 Pazartesi

TEKEL-TARIM VE HAYVANCILIK ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER


Son zamanlarda sıcak gündem maddelerinden biri Tekel işçilerinin direnişi,insani olarak duruma çok üzülüyorum ama haklı olduklarına inanmıyorum ve bir sosyal demokrat olarak gerek muhalefet gerekse başka odaklarca kullanıldıklarını düşünüyorum.

Bugün yaşananlar yıllarca izlenen popülist politikaların bir sonucu olup o politikaları hepimize yutturanlar büyük vebal altındadır o politikalar sadece bugünkü manzarayı doğurmamış ayrıca hepimize yıllarca enflasyon,vergi,kriz olarak dönmüştür.Geçmişte imha edilen tütünün değeri milyarca dolardır bunu o işçi kardeşlerimiz ve sendikalar çok iyi bilirler ama sendikalarımızda malesef bozuk sistemin birer bozuk parçalarıdır.4 c sendikalarımızın arzusuyla özelleştirme sonucu issiz kalacak insanlarımıza karşı önerilmiş ve geçmiş hükümetlerce uygulamaya alınmış bugünde binlerce çalışanın faydalandığı bir programdır.Çözüm üretme özürlüsü olan bizler bu işi ölüm orucuna kadar getirmiş durumdayız ve önümüzdeki günlerde ölüm olaylarıyla karşılaşırsak bunun vebali doğru taktik izlemeyen sendikalar ve sık sık tekel işçilerine destek veriyoruz diye orada boy gösteren sağ,sol muhalefet olacaktır resmen bu arkadaşlarımız kullanılmaktadır ve farkında değildirler.

Siz destek verme oyunu oynayanlardan bir çözüm önerisi duydunuzmu ben duymadım. Burada sendikalarımızın elde edilebilir sonuç üzerine taktik geliştirmeleri gereklidir zira henüz vakit geç değildir o da şudur ; 4 c kapsamına sözleşmeli geçilmektedir burada garanti altına alınması gereken şey süredir herkesin olağanüstü bir durum olmadığı taktirde emeklilik zamanları gelene kadar bu kapsamda kalmalarını sağlamaktır özlük hakları peşinde koşmak değil eminim ki hükümette bunu kabul edecektir.

Konuya Tekel işçilerinden girdim ama anlatmak istediğim başka bir şeydi belki de bundan sonra böyle olaylarla karşılaşmamızı da önleyecek bir yöntem. Bundan 2 yıl önce Fransa Normandiya bölgesinde bir hazır salata paketleme kurumunu ziyarete gittim,niyetim benzer bir işi Türkiyede o kurumla birlikte yapmak idi.Söz konusu kurumun bu işten cirosu Fransa ve birkaç Avrupa ülkesinde oluşuyor ve 600 milyon avro tutarındaydı.

Sistemi yakından inceleyince şunu gördüm % 100 ne çiftçilerin sahip olduğu depolama ve ön yıkama işleri yapan bir kurum bu kurum salatayı paketleyip nihahi tüketiciye sunan şirketin %40 ı na sahip %60 ise özel girişimin elinde. Sizin anlayacağınız katma değer paylaşımın çiftçiye kadar uzandığı bir düzen. 

Bunu görünce Mustafa Kemale olan hayranlığım bir kez daha arttı.Hepimiz onun Fransadan her alanda etkilendiğini biliyoruz aklıma hemen Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan Sümerbank,Şeker Fabrikaları,Pancar Üreticileri birliği,Türkiye Zirai Donatım Kurumu ve diğerleri geldi ve o günlerde özel girişimcimiz olmadığı için onun rolünü Devletin üstlenmiş olduğunu fark ettim ama bunu ne o dönemin yöneticilerinin nede onlardan sonra gelenlerin anlamamış olmalarını veya anladıkları halde oy uğruna sistemi nasıl laçkalaştırdıklarını düşündüm.

Şimdi takkemizi önümüze koyup bir kez daha düşünme vakti gelmiştir bazı şeyleri kaçırmış olabiliriz ama hazır Tarım ve Hayvancılık sıcak gündemdeyken model yukarıdadır umarım yetkiler dikkate alırlar.

Sevgiyle

2 Şubat 2010 Salı

HAYATA DAİR 1


“ Picasso 90ında nefis eserler veriyordu.. Gothe Dr.Faustu 80inden sonra kaleme aldı.. Verdi Otello yu 73 Falstaff ı 80 yaşında bitirdi.. Sofokles Kral Oediups u yazdığında 80 yaşındaydı.

Bizler bu isimler gibi olamayız belki !! ama ünlü komedyen George Carlin in tavsiyelerinden yararlanabiliriz.

1- Zorunlu olmayan sayıları çöpe atın ; yaş,kilo,boy.Onları doktorunuz düşünsün zira bunun için para ödüyorsunuz.
2- Sadece neşeli arkadaşlarınız olsun.Suratsızlar,negatifler sizi aşağı çeker.
3- Öğrenmeyi sürdürün,internet,bahçe,müzik,resim ne olursa.Beyniniz atıl kalmasın zira atıl kafa iblisin tezgahıdır.İblisin adı da Alzheimerdir.
4- Küçük şeylerden zevk almaya bakın.
5- Sık sık uzun uzun var gücünüzle kahkaha patlatın.
6- Göz yaşları olacaktır katlanınız,yas tutun sonra başka frekansa geçin.
7- Sevdikleriniz hep çevrenizde olsun. Aile,sevgili,kedi,kuş,köpek,müzik,çiçek,hobiler ne olursa olsun eviniz sığınanızdır tadını çıkarın.
8- Sağlığınızın üzerine titreyin.
9- Vicdan azabından uzak durun.Çarşı pazarda gezin,seyahat edin ama sakın suçluluk,pişmanlık duygusuna yönelmeyin.
10- Sevdiklerinize haykırarak onları sevdiğinizi söyleyin,söylemekle kalmayın eyleme dönüştürün.

  " VE HİÇ UNUTMAYIN YAŞAM ALDIĞIMIZ
SOLUKLARLA DEĞİL, SOLUK KESEN ANLARLA ÖLÇÜLÜR"

Sevgiyle

25 Ocak 2010 Pazartesi

AKIL TUTULMASI


Yazılı,görsel medya,köşe yazarları,sivil toplum örgütleri,kanaat önderleri,bütün siyasetçiler hepinizin aklımı tutuldu,bir ordu darbe planı yapacak ve bunu arşivleyecek öylemi öyleyse vay halinize ,vay halimize !!!!

Sevgiyle

23 Ocak 2010 Cumartesi

SAZAN


Orada biri var uzaklarda bir oltası var amcam oltayı bir atıyor hemen sazanlar önce tek tek sonra hep birlikte oltaya geliveriyorlar.Sonrasımı, canım memleketimin sazanları yakalandıklarını saklamak için bir hikayeler yazmaya başlıyorlar ki her biri dünyada ne kadar ödül varsa hak ediyorlar.

Haydi sazanlarım allah size selamet versin ama en azından beni sakın ola sazan sanmayın.

Sevgiyle

21 Ocak 2010 Perşembe

AYDINLARIMIZ


Bugün çok değerli bir hanım aydınımız  Taraf gazetesinin ortaya attığı ve 5000 sayfalık bir belgenin kendilerinde olduğunu söylediği Balyoz kod adlı ihtilal planlaması üzerine,söz konusu planda adı geçen generaller için suç duyurusunda bulunmuş.

Aferim son derece isabetli bir hareket yapmış ama şu soruları hiç kendine sormuş mu ?

   1- Taraf gazetesinin sahibi kimdir ve ne işle meşgul olmaktadır,andan babadan yüklüce bir servete sahip değilse bu gazeteyi nasıl finanse etmektedir.
   2- Neden böylesi bombalar Taraf gazetesinde patlamaktadır.
  3- Avrupa Birliği ile imzalanan sözleşmeler arasında askerlere ilişkin neler vardır ( Bugün bir tanesi Anayasa Mahkemesinden döndü )
  4- 2 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan “Ergenekon” adlı dava sanıklarının neden hala tutukluluk halleri devam etmektedir,hani yeni CMUK a uygun olarak savcılarımız her şeyi hazırlayacaklardı da mahkemelerimizde hemen karar verecekti tıpkı avrupa da olduğu gibi !!

Soru listesini o kadar uzatabilirim ki ama değmez zira bizim aydınlarımız o kadar doluymuş ki bırakalım biraz ferahlasınlar.

Birde unutmadan eski mili eğitim bakanımız diyor ki Cumhuriyet inanan kesimleri ve kürtleri öteki yapmış, işlerinden vakit bulursa meclis kütüphanesine bir zahmet uğrayıversin de kuruluşundan bu yana meclis tutanaklarını bir okuyuversin.

Sevgiyle

18 Ocak 2010 Pazartesi

İSRAİL


Bir dışişleri bakan yardımcısı , bir dışişleri bakanı ve onlara arka duran bir başbakan sanmayın isimlerini bilmiyorum telaffuz etmem onlara paye vermem anlamı taşır onun için isimlerini anmıyorum.

Türkiye antisemitist tavır içine girerse tavırları farklı olurmuş vay vay !!! Acaba yaşadığı toprakların bir kısmının Sultan Abdülhamitin şahsi tapulu malı olduğunu biliyormu,Osmanlının İspanyol Yahudilerine kucak açıp bağrına bastığından haberdarlarmı hadi o kadar geriye gitmeyelim Berlin Büyük Elçimizin kendi hayatını riske ederek kaç yahudiyi sabun olmaktan kurtardığınıdamı bilmiyorlar.

 Bizim elçimizi sınır dışı ederlermiş ne o bir dizide yahudi düşmanlığı yapılıyormuş demek ki hayat diziler üzerinden yürüyor son bir hatırlatma Kudüsteki Katolik Kilisesini kim idare ediyor ve neden ikinci katta bir merdiven duruyor neredeyse bir asırdır neden ve nasıl durmuş orada.

Sevgiyle

14 Ocak 2010 Perşembe

TÜSİAD


Önümüzdeki perşembe günü Tüsiad da seçimler var geleneklere uygun olarak önceden üzerinde mutabık kalınmış Sn. Ümit Boyner bayrağı devr alacak ve şu sıralar en az başkanlık kadar önemli olan yönetim kurulunu oluşturmakla meşgul kendisine bu zor görevinde başarılar diliyorum,neden zor 70 li yıllarda vurduğu yerden ses getiren Tüsiad dan bugün eser yok neredeyse bir fan kulübüne dönüşmüş durumda !!

Ne olduda Tüsiad bu hale geldi,Sn.Boyner ve oluşturacağı yönetim kurulu bu soruyu sorar ve samimiyetle cevaplarlar ise Tüsiad eski parlak günlerine döner,aksi!!!
Ben onlara yardımcı olması için eski bir Tüsiad üyesi olarak görüşlerimi kısaca sıralayayım.
  1- 2.nesil patronlar 1.nesil patronların toplumsal ağırlıklarına sahip olamadılar,
  2- Değişen koşulları doğru okuyamadılar ve temel bir çizgi oluşturmak yerine bir oraya bir buraya yalpaladılar,
  3- Kendileri dışında oluşan sivil toplum örgütlerine fazlasıyla mesafeli kaldılar,
  4- Toplumsal sorunları iyi göremediler ve geleneksel söylemleri içinde sıkışıp kaldılar,
  5- Sosyal Vatandaşlık anlayışını Tüsiada taşıyamadılar,
  6- Kuvvetli bir genel sekreterya oluşturamadılar,
  7- Değişen koşullara uymak yerine koşulları kendilerine uydurmaya çalıştılar,
  8- İmaj yönetimini yapamadılar,
  9- Teknolojinin sunmuş olduğu birçok olanağı değerlendiremediler.
Bu listeyi uzatmak mümkün ama ben açılımı yapmış olayım yeni yönetim üzerinde daha fazla kafa yorsun.

 Peki ne yapmak lazım o konuda da bir kaç kelam edeyim;
  1- Misyonlarını yeni baştan tespit etmeliler zira her şeyin anahtarı bu olacak,
  2- Genel sekreterliği bir yandan reorganize ederken başına da hem donanımlı hemde güçlü bir karakteri getirmeliler,
  3- Yönetim kurulu dengesini profesyonel yöneticiler ve Kobileride içine alan bir şekilde kurmalılar,
  4-Sn.Boynerin başkanlık dönemi için somut hedefler koymalı ve bunları deklare etmeliler,
  5- İmaj ve Teknoloji yönetimi konusunda profesyonel destek almalılar,
  6- Bir sosyal sorumluluk projesi seçerek onu hayata geçirmeliler,
  7- Kobilere ve Anadolu sermayesine doğru açılım yapmalılar,
  8- Toplumun hassasiyetlerini doğru ölçüp ona göre bir çizgi tutturmalılar ve bu çizgiden sapmalar göstermemeliler.

Sn.Boynerin işi hayli zor gözüküyor tekrar kendisine başarılar.

Sevgiyle

3 Ocak 2010 Pazar

HUKUK MU GUKUK MU ?


Şu adını her kim koyduysa Kozmik odada yapılan arama benim gibi saf ve bakir bir anadolu çocuğunun anlama kapasitesinin dışına çıkıyor.

Ülkenin en yetkili yargı organları aramanın hukuka aykırı olduğunu ve hakimde olsa soruşturma safhasında o odanın aranamayacağını söylüyor bu görüşe bir çok hukukçu ve kanaat önderi katılıyor ama ben bu satırları yazarken 6. arama başladı.

Allah rızası için bir otorite beni-bizi aydınlatsın ki bende-bizde hukuk mu guguk mu diye düşünmekten vazgeçelim ve tüm kurumlarımıza güven duyalım.

Sevgiyle

SABIR


Genç bir delikanlı çok iyi ve mükemmel bir mücehever ustası olmak istiyormuş babası almış oğlunu kentin en iyi ve mükemmel mücehever ustasının yanına götürmüş ve "usta bu çocuk sana emanet onu kendin gibi mükemmel bir mücehevver ustası olarak yetiştir sana da iyi bir çırak olacaktır zira hem çalışkan hemde çabuk öğrenendir" demiş ve oradan ayrılmış. 

Usta"gel bakalım delikanlı avucunu aç"demiş ve delikanlının avucuna bir taş bırakmış bu avucunu herne olursa olsun hiç açmayacaksın ve bir yıl sonra bana geleceksin, bizim delikanlı biraz afallamış ama karşısında kentin en mükemmel mücehevver ustası duruyor,avucunu sıkı sıkı kapatarak evin yolunu tutmuş.

Başlangıç da kolay ve eğlenceli olan bu durum giderek zorlaşmaya başlamış hatta bizim delikanlıyı isyan noktasına getirip ustası hakkında ileri geri konuşur hale getirmiş ama delikanlı inadım inat deyip avucunu hiç açmamış ve bir yıl dolunca heyecanla ustanın yanına koşmuş ve avucunu ustaya uzatarak usta bir yıl oldu al taşını şimdi bana ne yapacağımı göster demiş usta yavaşça o taşı almış ve bir taş daha koymuş delikanlının avucuna.Delikanlı büyük bir hezeyana kapılmış ve başlamış veryansın etmeye ustanın ustalığına ileri geri ve yüksek sesle bağırmaya başlamış ve dükkanının dışına yönelmiş ama birden kafasını çevirip usta usta bu taş o taş değilki demiş. 

 Sabır her öğretinin temel taşlarından biri bu anlattığım eski bir çin hikayesi ama Hazreti Kuranda sabıra yönelik özel bir ayet var ayrıca tasavvufun temel taşı ve tahmin edemezsiniz ama masonluğunda temel öğretilerinden biri,Hünkar Hacı Bektaş Velininde 14 sırrından biri sabır.

Sevgiyle